Pages

Ads 468x60px

Gebelikte Ağırlık Çalışmak Doğru mu, Yanlış mı?

Kimileri hamileliği boyunca ağırlık çalışmaları da yapar ve gebelik bir şekilde etkilenmez, kimileri de bu süreçte ağırlık çalışmanın ne kadar riskli olduğunu savunur.

Doktorlar ve fitness uzmanlarına göre hamilelikte ağırlık çalışmanın ve zorlayıcı egzersizlerin etkilerini anlatıyor. Uzman tavsiyesine göre, gebelikte önce bu tür çalışmalar yapan kadınlar gebelikte başka yollarla da formda kalmaya devam edebilir. Doğru nefes alma egzersizleri, yoga, pilates gibi daha hafif egzersizler daha uygun olacaktır. Çok düşük ağırlıklar mesela 2-3 kiloluk el dambılları yeterli olacaktır.

Ki, rahatsız hissettiğiniz anda bırakmalısınız. Önceden ağırlık çalışmadıysanız bu dönemde de yapmayın. Ama düzenli bir ağırlıkçı iseniz gebelikte hafif ağırlıklar ara ara yapılabilir. Hedefiniz zinde kalmak ve sağlık kazanmak olmalı kesinlikle vücut geliştirmek zayıflamak vs olmamalı. Bu aşırı şişlik, aşırı yağ, stres, kan basıncı ve çeşitli sağlık sorunları spor ve egzersizle aşılır. Doktor önerisi ile günde 20-30 dakikalık haftalık birkaç günlük tempo uygundur.
Kaynak7gunsaglik.com

Bebeğinize Verdiğiniz Süt Yeterli Mi?

Kaç aya kadar bebekler anne sütü almalı, sütün miktarı ve zamanlaması nasıl olmalı?

Yeni annelere çok gerekli öğütler, bebeğiniz ne kadar süt emmeli verdiğiniz süt yeterli mi? İlk 6 ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmesi gerekir. Ayrıca doktorunuza da danışabilirsiniz. 6 aydan sonra da beslenmesi için gerekiyorsa yine anne sütüne diğer ek gıdalarla beraber devam edilebilir. Tüm besin gereksinimleri ilk 6 aylık aldığı sütten karşılanır. Bu bakımdan içiniz rahat olsun. İlk emme anında foremilk alır ve sütü daha az emer. Emzirmenin sonuna doğru hindmilk olarak daha fazla miktarda süt emer.

Laktoz açısından zengin olan süt foremilktir yağ açısından zengin olan da hindmilktir. Yani emzirme anında bütün değerleri besinleri alırlar. Mükemmel ve dengeli bir gıda almış olur. Sütten kesildikten sonra sindirim sistemine uygun olan ek gıdalara başlanır. Hazımsızlık, enfeksiyon, alerji gibi sorunlar görülürse acilen doktoruna danışın. Sık idrar yapma, sık dışkılama, kiloda aşırı artış/azalış, kusma ve memnuniyetsizlik belirtilerinden beslenme sorunlarını anlayabilirsiniz.b
Kaynak7gunsaglik.com

Üst Solunum Yolu Hastalıklarının Sebebi Ne?

Kış aylarında görülen enfeksiyon ve solunum yolu hastalıkları kronik yorgunluktan mı ileri geliyor? Uzman Dr. Seyhan Alkan anlattı.

Özellikle kış aylarında daha fazla görülen üst solunum yolu hastalıklarının nedeninin mi sonucunun mu kronik yorgunluk olduğunu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seyhan Alkan’dan öğrendik…

ÖNCE YORGUNLUĞUNUZUN NEDENİNİ BELİRLEYİN
Stres altında mısınız?
Kendinizi tükenmiş mi hissediyorsunuz?
Diyetinizi mi değiştirdiniz?
Yeterince dinlenemiyor musunuz?
Uykunuzun kalitesi mi yok?
Bu aralar çok mu yoğunsunuz?
Tıbbi problemler mi yaşıyorsunuz?
Kullandığınız ilaçlar mı sizi yorgun düşürüyor?
Psikolojik nedenlerle mi yorgun hissediyorsunuz?

YORGUNLUK RUHUNUZU VE BEDENİNİZİ SARARSA…
Vücut oksijenlenmesi bozulur. Oksijen yetersizliğinin belirtileri ise baş ağrısı, bitkinlik, yorgunluk, çalışma gücünün zayıflaması, yaşam sevincinin azalması, erken yaşlanma, hayati önem taşıyan organların yıpranmasıdır. Oksijen yetersizliğinde damarlar, beyin, kalp, eklemler, omurilik ve akciğerlerde fonksiyon bozuklukları meydana gelir ve çeşitli hastalıklar ortaya çıkabilir. Üst solunum yolu oksijenin vücuda giriş kapısıdır. Oksijenin akciğerlere dolayısıyla vücuda ulaşabilmesi için üst solunum yolumuzun açık ve sağlıklı olması gerekir.

KIŞ MEVSİMİ= YORGUNLUK MEVSİMİ Mİ?
Kış aylarında bulaşıcı ve alerjik hastalıklar, hava kirliliği gibi nedenlerle üst solunum yolu problemlerinin sıklığı 4-5 kat artar. Anatomik ve kronik üst solunum yolu problemleri olan insanların şikayetleri daha sık, daha inatçı ve daha uzun sürer. Çok sık doktora başvurmak ve çok sık ilaç kullanmak zorunda kalırlar. Bu nedenle yorgunluk, bitkinlik, isteksizlik artar. İş hayatı verimliliği, sosyal ilişki performansı ve ruh sağlığı bozulabilir. Vücudumuzun ihtiyacı olan oksijen miktarını karşılamayan bedenlerde yorgunluk kaçınılmazdır. Bu nedenle hava yolunu tıkayan burun içi eğrilikler, burun eti büyümeleri, kronikleşmiş ve fark edilmeyen kronik sinüzitler, alerjiye bağlı burun içinin yaygın şişmesi, geniz eti,  yumuşak damak ve küçük dil iriliği, pozisyonu, bademciklerin normalden çok iri olması, dilimizin iri ve ağız boşluğuna sığmaması, çenemizin küçük ya da geride yerleşmesi, ses tellerimizde yerleşen polipler de kronik yorgunluk sebebi olabilir.

KRONİK YORGUNLUĞUNUZ MU VAR? ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONUNUZ MU?
Kış ayı geldiğinde çok sık hastalanıyor, çok sık ilaç kullanıyor buna rağmen hastalığınız geçmiyorsa,
Yorgunluk, bıkkınlık, tükenmişlik hissiniz artıyor; iş performansınız azalıyorsa bütün bunlara kulak burun
boğaz bölgenizdeki şikayetleriniz (Hava yolunu tıkayan burun içi eğrilikler, burun eti büyümeleri, kronikleşmiş ve fark edilmeyen kronik sinüzitler, alerjiye bağlı burun içinin yaygın şişmesi, geniz eti,  yumuşak damak ve küçük dil iriliği, pozisyonu, bademciklerin normalden çok iri olması, dilin iri ve ağız boşluğuna sığmaması, çenenin küçük ya da geride yerleşmesi, ses tellerimizde yerleşen polipler de kronik yorgunluk sebebi olabilir.) artarak ekleniyorsa,
Burun tıkanıklığı, sabahları olabilen hapşırma, burun ve boğazda kaşıntı, boğazda gıcık ve geniz akıntısı hissi,
yorgunluk, baş ağrısı, sürekli soğuk algınlığı olma haliniz varsa yorgun değil hasta olabilirsiniz.

ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARINDAN KORUNMAK İÇİN
Günde ortalama 8 saat uyuyun.
Düzenli beslenin.
Hızlı yemek yemeyin.
Fastfood gıdalardan uzak durun.
Uykudan 2 saat önce gıda alımını kesin.
Bol su tüketin.
Düzenli egzersiz yapın.
İdeal kilonuzu koruyun.
Viral üst solunum yolu enfeksiyonlarında bilinçsiz antibiyotik kullanmayın.
Alerjik rahatsızlıklarınız varsa doktor kontrolünde ilaçlarınızı düzenli olarak kullanın.
Kaynak7gunsaglik.com

Yoğurdun Gribe Karşı İyileştirici Etkileri

Mevsim şartlarında enfeksiyon hastalıkları ve griple savaşmak çok kolay değil. ama sağlıklı beslenerek yoğurt tüketerek korunabiliriz.

Mevsim olarak gribal enfeksiyonların en sık görüldüğü dönemdeyiz. Etrafınızdaki çoğu kişinin bu rahatsızlıktan şikayetçi olduğunu görebilirsiniz. Hatta belirli aralıklarla tekrarladığına da şahit olabilir, yaşayabilirsiniz. Eğer sizde sık sık grip oluyorsanız bazı önlemler almanızda fayda var.

Bağışıklık sistemi vücudu hastalıklara karşı koruyan mükemmel bir yapı, eğer ona iyi bakmazsanız hastalıklar karşısında yenik düşebilirsiniz. Bu nedenle bağışıklık sisteminizi güçlendirmeniz gerekmekte.

C vitamininden zengin besinler bağışıklık sistemini güçlendirir ve gribal enfeksiyonlara karşı korur.

Soğan, sarımsak ve zencefilin anti mikrobiyal etkisi vardır, enfeksiyon savaşçısıdır, özellikle grip olduğunuzda bol soğanlı, sarımsaklı yemekler tüketin, zencefilli ılık çayınızı ihmal etmeyin.

Çok fazla şeker ve şekerli yiyecekler tüketiyorsanız bunlardan uzak durun, bağışıklık sisteminizi baskılaması açısından önemli.

Yoğurt ve kefir içeriğindeki yararlı bakteriler nedeniyle bağışıklığı güçlendirip viral enfeksiyonlara karşı korur.

Mantar selenyumdan zengin etkili bir sebze, enfeksiyonlarla savaşıp, bağışıklığı güçlendirmekte.

Çinko bağışıklık sistemi üzerinde oldukça etkili, beslenmemeizde çinkodan zengin besinlere daha çok yer vermemizde fayda var.

Omega-3 yağ asitlerinden zengin olan balık da haftada en az iki kez tüketilmeli. Vücutta bulunan kötü huylu hücrelerin etkilerini azaltıp bağışıklık sistemini de güçlendiriyor

Kakao içeriğindeki antioksidanlarla yine gribe karşı etkili ama önemli olan içeriğinde şeker olmaması. Diyetisyen Özlem Sert Aydın

Bağışıklık sisteminin zayıflamasında stresin etkisi artık bilinen bir gerçek. Gribin yanı sıra birçok hastalığında oluşumunu tetikliyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Gebelikte Tüketilmesi Gereken Meyveler Hangileri?

Portakal ve tüm narenciye meyveleri hamilelikte çok önemlidir.

C vitamini, çinko, demir, kalsiyum ve diğer besin değerleri ile bebeği besler gelişimine katkıda bulunur. Meyve kabuğunda birçok vitamin bulunur. Annede alerji riskini azaltır bebeğin beyin fonksiyonlarını artırır folat ve folik asit içerir. Kan sayımı, beyin gelişimi, doğum kusurlarının önlenmesinde etkendir.

Kivi folik asit açısından zengindir. Potasyum, fosfor ve bakır içerir. Yağ şeker oranı düşüktür. Kolesterolü ve kan şekerini dengeler. Kabızlık, şişkinlik gibi gebelik sorunlarını önler. Sindirim sistemine bire birdir. C ve D vitamini açısından zengindir.

Greyfurt. Folik asit, likopen, A, B5 vitaminleri, potasyum, lif içeren zengin ve önemli bir meyvedir. Biyoflavonoid mevcut inflamasyonu azaltır. Alerjiden korur bağ dokularını güçlendirir. C vitamini ve folik asit içerir. Kan yapar gebeleri ve bebekleri korur.

Lime. C vitamini ve folik asit deposudur. Antioksidanlar kabızlık, gaz, bulantı, kötü sindirim, irritabl bağırsak sendromu ve ayak şişkinliğine iyi gelir.
Kaynak7gunsaglik.com

Derin Ven Trombozu İken, Kan İnceltici Kullanmanın Yöntemleri

DVT durumunda kan sulandırıcılar hayat kurtarabilir. Artıları ve eksileri olduğundan doktorunuz buna karar verebilir.

Warfarin en yaygın kullanılan kan incelticidir.

Günlük, haftalık ve aylık testlerden geçmek de gerekir. Bu maddeleri alırken tüketilmesi ve tüketilmemesi gereken gıdalar da bildirilmiştir.

Kolayca kanamaya da neden olabilirler. Bu yüzden ilacı kesmek ve acil ameliyat gerekebilir.

Kan incelticileri kullanırken şunlardan kaçının:

Çok aktif olmak ve egzersiz yapmak,
Makas, bıçak, bahçe aletleri kullanmak, (eldiven giyerek yapılabilir),
Elektrikli tıraş olmak,
Bahçede, kaygan zeminlerde sıkı ayakkabı giymemek,
Sert diş fırçası kullanmak,
Kasksız bisiklet, motor, kayak benzeri sporlar yapmak.
Bunun dışında kaza sonrası konuşamıyorsanız durumu belirten bir bilezik takın, ilaçlarınızın listesini yanınızda taşıyın. Düşme ve darbelerde acilen doktora gidin.
Doktora danışmadan vitamin, reçetesiz ilaç ve benzeri şeyleri almayın. Doz ayarlamasını kafanıza göre yapmayın. Alkol tüketimini durdurun. Kusma ve ishalde doktorunuzu arayın.
Bu ilaçların etkisini artıran bazı gıdalar şunlardır:

kuşkonmaz
brokoli
Brüksel lahanası
lahana
hindiba
yeşil soğan
marul
maydanoz
soya yağı
Soya
ıspanak
Şalgam
karalahana
hardal
Kaynak7gunsaglik.com

Çocuğunuz İle İletişim Kurmanın Yolları

Araştırmalara göre yürümeye yeni başlayan çağdaki çocukların televizyon seyretmesi gelişimleri ve iletişimleri açısından engel olabilir.

12, 24 ve 36 aylık bebekler ve anneleriyle toplam 49 bebek ve anneyle bu araştırma yapılmıştır. Büyük çocuklar ve yetişkinler için televizyon etkileri daha farklıdır. Ama yeni gelişen bu aşamadaki bebekler için ilk 36 ay tv izlenmemesi daha doğru olur. Anne ve babalarıyla iletişime geçerken tv izletilen veya tv ortamında büyüyen bebekler daha çok zorlanır.

Yeni öğretilen kelime ve ifadeleri anlayamaz geç anlar ve iletişim bozuklukları görülür. Ailesi ne kadar ona bir şeyler öğretmeye çalışsa da bebek ve çocukların dikkati özellikle daha çok tv de olur. 2 yaşından küçük çocuklar evde tvye ortalama 5.5 saat maruz kalıyor. Ebeveyn çocuk iletişiminde televizyonun yeri çok önemli. Psikolojik ve gelişim açısından olumsuz etkilenmeleri kaçınılmaz.b
Kaynak7gunsaglik.com

Gebelikte Tüketilmesi Gereken Sebzeler Nelerdir?

Yeşil yapraklı sebzeler. Gebelikte en faydalı besinlerin başında gelir.

Ispanak, çemen, hardal yaprağı, lahana, yeşil yapraklı marul yenmelidir. Bu sebzeler manganez, potasyum, lif, demir ve diğer önemli vitamin içerir.

Brokoli. Kalsiyum ve fosfat içeren bu sebze lif, antioksidanlar, demir içerir.
Tatlı patates. A vitamini, potasyum ve diyet lifi bulunur. Zengin bir sebzedir. Kabızlık gibi sindirim sorunlarına iyi gelir. B-6 fetusta kırmızı kan hücresi oluşumunda yardımcı olur ve annelerin sabah bulantılarını önler.

Biber. C vitamini içeren en iyi besindir. Vücuttaki dokuların büyümesine yardımcı olur. Kırmızı ve yeşil biberde portakaldan 3 kat daha çok C vitamini bulunur. Demir emilimine yardımcı olur.

Domates. Çiğ olarak salatalarda kullanıldığında C vitamini ve yüksek demir içeriği ile sizi besler. Gebelik sırasında hücre hasarına karşı korur.
Bezelye. Protein ve kalsiyum içerir ve kemiklerin korunmasında etkilidir.

Avokado. Avokado lif, K vitamini, folat, potasyum ve B6 vitamini bakımından zengindir. Ayrıca, bebek beyin ve doku büyümesine yardımcı olur.
Pancar. Kanı temizler ve doğum kusurlarını önler.
Kaynak7gunsaglik.com

Zeytinyağı Kabızlığa İyi Geliyor ve Önlüyor

Kabızlık çekenlere zeytinyağı öneriliyor. Peki zeytinyağı başka nelere iyi geliyor? Anne sütüne nasıl etki eder, cinselliği nasıl yönlendirir?

* İki aydır kabızlık çekiyorum? Nasıl beslenmeliyim?
Önce iç hastalıkları uzmanına muayene ol. Yine de ilaç dışı uygulamalar çok önemli. Pilavın bulgur olsun. Sofrada mutlaka salata, içinde zeytinyağı olsun. Yoğurda keten tohumu, fasulye, nohut taneleri ekleyin. Ara öğünlerde kayısı, incir veya siyah kuru erik yiyin ya da badem, ceviz tercih edin. Meyve parçaları yiyin. Günde ortalama 10 bardak su için.

* Bebeğimi emziriyorum. Ama işe başlayacağım. Sütümü sağıp vermem gerekiyor. Nelere dikkat etmeliyim?
Önce ellerin dâhil her şeyi temizle. Etiket al. Sağdığın sütün saklama kabına mutlaka tarih etiketi yapıştır. Sağdığın sütü oda sıcaklığında 4 saat, buzdolabında 5-7 gün, buzlukta 2 ay, derin dondurucuda 6 aya kadar saklayabilirsin. Isıtmak için mikrodalga kullanma. Ilık suya daldırarak ısıt. Isıttıktan sonra hafifçe çalkalayarak karıştır. Öğünden sonra artan sütleri at.

* 20 yaşında üniversite öğrencisiyim. Bir sevgilim var. Sevdiğim kızın elini ilk kez tuttuğumda önce heyecanlandım sonra boşaldım. Çok utanıyorum. Bir hastalığım olabilir mi acaba?
Hasta mısın bilmiyorum. Ama hassassın. Kaygı, korku, utanma, mahcubiyet bir arada bu gibi durumlara neden olabilir. Karşı cinse karşı duygusal olumlu hisler beslemek kadar cinsel olarak o cinsten etkilenmek de doğal. Ancak her halin normali, azı, çoğu olduğu gibi bu halinde hastalık derecesinde farklı olup olmadığı muayenesiz anlaşılmaz. En azından üroloji ile görüş.

* Açlığa dayanamıyorum. Aç kaldığımda sürekli elim ayağım titriyor. Doktora gittim. Şeker yükleme testi istedi. Şeker hastası mı oldum?
Hayır. Şeker hastası olma diye tedbir almak için doktorun bu testi istemiş. Çeşitli şekillerde yapılan bu testler kan şekerinin ayarlanmasında ki farklı bozuklukları da gösterir. Örneğin gizli şeker yükselmesi öncesindeki yemek yeme özellikle şekerli yemek yeme sonrasında ortaya çıkan açlık hali, kan şekerinin düşmesi hali, kan şekerinin yükselmemesi hali gibi durumları da gösterebilir. Yani şeker hastalığına doğru gidip gitmediğini öğrendiğimiz bir test bu. Yaptır.
Kaynak7gunsaglik.com

Sağlığa Faydalı Sebzeler ve Faydaları


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Sağlığa Faydalı Sebzeler ve Faydaları

Brokoli, Fibrokist, Prostat, Ülser, Kanser


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Brokoli, Fibrokist, Prostat, Ülser, Kanser

Bebekler İçin Uygun Uyku Ortamları

Anneler çocuklarının mutlu ve rahat bir uyku çekmeleri için uğraşır. Bebeklerin en güvenilir uyku ve şekerleme ortamları nelerdir?

İlk birkaç ay boyunca bebeklerin uyku düzeni yerine oturmaz. Onları yeterince mutlu ettiremeyiz ve uyku almaları için en uygun ortamı bulamayabiliriz. Bebeğiniz herhangi bir saatte uyuyor veya uyanık olabilir. 4 aylık gibi bir zamanda şekerlemelere öğlen ve gündüz uykularına daha çok alışır. 1-4 yaş arası bu rutinler devam eder. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve gece uykuları yavaşça düzene girer ve böylece sürer.

Öğleden sonra şekerlemesi bebek ve çocuklarda 2-3 saat civarında sürer. Rahatça şekerleme yapması için her gün bu saatleri düzene koymaya çalışın. Aynı saatte uyutup uyandırın ve uyku süresi eşit olsun. Bebek arabası, beşik, yatak neresi olursa olsun fark etmez. Gözleri sarkacak ovuşturacak ve uykulu ifadesi yüzünde olacak. Huysuzlanmadan ilk uykulu anında yatağına yatırın. Gürültü, ses, sıcaklık, ışık gibi şeylerden uzak sakin bir oda ayarlayıp uyutun.
Kaynak7gunsaglik.com

En İyi Kalça Bacak Egzersizleri

Doğru noktaları bulup doğru egzersizleri yaparsanız alt vücudunuz çok iyi çalışır. Uyluk, bacak kalça bölgeleri için harika öneriler.

18 dakikalık bu egzersizle 3 tur yapmanız gerekli.
İlk hareketimiz Tutuklu Squat’ı. Bildiğimiz çömelme hareketini eller ensedeyken yapacağız.
Oturur gibiyiz kalça bacak sıkılacak eller ensede ayağa dimdik kalkıp parmak uçlarımızın üzerinde havaya kalkacağız.

1 dakika boyunca yapılacak diğer hareket kalça köprüsü. Yere sırt üstü uzanıp ayaklardan güç alarak kalçanızı da sıkarak yerden hafifçe kaldırıp indirin. Bunun diğer setinde de tek bacakla kalçadan kalkmışken yukarı uzanın iki bacağa da uygulayın.

Lunges hareketinin değişik versiyonuna geçelim. Ayaktayız topukla diğer bacağın sizi birbirine değecek şekilde tek bacak öne büküp çömelin. Kolların biri yukarda önde diğeri arkada aşağıda. Kalkınca kollar yine aynı tek bacakla yere basıp diğerini çeneye doğru kaldırın.

Hareketlerde kalça ve bacakları sıkın. 90 derecelik açıyı ve dik duruşu koruyun ve birkaç setten çok tekrar yapın.
Kaynak7gunsaglik.com

En Sağlıklı Salata Nasıl Yapılır?

Salatalar çok sağlıklı bir öğün olabilir. Tabii ki bu bizim elimizde. Aşırıya kaçılırsa salata yaparken de kaçılabilir.

Sağlıksız gıdaları aşırı sos, tuz ve yağı kullanmadan sağlıklı ve hafif bir öğüne ne dersiniz? Beslenme ve Diyetetik Akademisi nasıl sağlıklı lezzetli ve hafif salata yapılacağını anlattı.

Salataya eklemek için besin açısından zengin omega 3 yağlarını içeren çok değerli bir meyve olan avokado kullanın. Baştan avokadoyu dilimleyin. Mevsimine göre en taze besinleri seçin.

Kekik, maydanoz, biberiye, nane, adaçayı yaprağı, Frenk ya da taze soğan, kuru otlarla güzel bir karışık salata yapın. Sağlıklı bir yağ seçin. Zeytinyağı salataya çok yakışır ve az konulmalıdır. Taze meyvelerle lezzete lezzet katın. Nar, şeftali, nektarin, kiraz, üzüm ve isteğe göre karpuz dilimleri eklenebilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Yeni Doğum Yapanlara Güzellik Tüyoları

Loğusalıkta cilt bakımı da gebelik dönemi kadar önemlidir. Yeni doğum yapan kadınlar cildine nasıl bakmalı?

Hamilelikte ciltte bir takım hormonal ve fizyolojik değişiklikler olur. Bu değişikliklerin bir kısmının geçici olduğunu bilmek ve sadece koruyucu önlemler almak, yeni doğum yapan annelerin cilt bakımındaki temel kuralı oluşturur. Ayrıca bu değişikliklere bağlı cildin çok hassaslaştığını da unutmamak gerekir. Doğum sonrası cilt tahriş olmaya yatkın olduğundan, kuru cilt tipi olan annelerin kullanacağı nemlendiricilerde alfa hidroksi asit, retinoik asit gibi cildi yenileyici maddeler yerine, daha az tahriş eden ve içinde doğal mineral yağları ve besleyici vitaminler bulunan ürünler tercih edilmelidir. Bu dönemde cildin aşırı hassaslığından dolayı, üre içeren nemlendiriciler de cildi tahriş edebilir. Daha çok üre içermeyen, doğal, tatlı badem yağı gibi yağların kullanılması uygun olacaktır.

Yağlı cilde tahriş etmeyen ürünler

Yağlı cilt tipine sahip olan anneler de, hem yağ dengesini koruyan hem de cildi tahriş etmeyen ürünleri tercih etmelidirler. Özellikle yağlı derisi olan bayanlarda, gebelikte sivilce artışı olur. Bu amaçla peeling ürünleri yerine doğal bitki özlü ve C vitamini ağırlıklı tonik ve nemlendiricileri kullanmaları daha uygun olacaktır. İçeriğinde retinoik asit ve salisilik asit olan ve soyucu özelliği ile oldukça etkili olan ürünlerden, bu dönemde kaçınılmalıdır. Karma tip derisi olan anneler ise, öncelikle ciltlerindeki fazla yağ üretimini baskılayacak tonik özellikli bir ürün ile cilt temizliği yapıp, sonrasında meyve asidi ve vitamin içerikli yoğun nemlendiricileri tercih etmelidirler. Her üç cilt tipine sahip olan annelerin güzel bir cilde sahip olması için dikkat etmeleri gereken en önemli nokta, kullanacakları ürünlerin cilt tiplerine uygun olduğunu bilmeleri ve beklenmedik bir allerjik reaksiyon durumunda mutlaka doktorlarına başvurmalarıdır.

Peki ya bebekler!

Yeni doğan bebeklerin cildi çok hassastır. Bundan dolayı özel bakıma ihtiyaç vardır. Bebeğin cildinin her gün yıkanması gerekli değildir. Bu çok hassas olan bebek derisinin kurumasına ve alerjik reaksiyonlara açık hale gelmesine neden olabilir. Bunun yerine bebeklerin cildini günde birkaç defa silerek temizlemek ve ardından bebeklere özel olan nemlendirici kremlerin kullanılması daha uygun olacaktır. Bebeğin göbek bağı düştüğünde bu bölgeye kısa süreli antibiyotik içerikli kremlerin uygulanması bebeği enfeksiyondan koruyacak bir önlemdir. Bebekler üşümesin diye çok kalın giydirilmemelidir. Sürekli kapatılan bebek cildinde küçük kırmızı kabarıklıklar oluşabilir. Bu değişiklikler sıklıkla geçici olmakla beraber, döküntü çok uzun süre devam ederse, mutlaka doktora danışılmalıdır. Bunun dışında yoğun pudra kullanımından ve kokulu esans içeren losyonlardan kaçınılmalı, bunun yerine bebek ürünleri tercih edilmelidir.
Kaynak7gunsaglik.com

Anne Adaylarının Diş Sağlığı Çok Önemli

Gebe kalmayı planlayanlara uyarı. Öncesinde ağız ve diş sağlığı mutlaka kontrol ettirilmeli.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Duran, diş eti rahatsızlıklarının hamilelerde çok hızlı ilerlediğini, düşük ve erken doğuma neden olduğunu söyledi.

Duran, AA muhabirine, diş eti rahatsızlıklarının dişleri çevreleyen  dokuların iltihaplanmasıyla ortaya çıktığını, en büyük etkenin bakteri plağı  olduğunu anlattı.

Ağızdaki bakterilerin çoğalmasının rahatsızlıkları tetiklediğine  dikkati çeken Duran, “Diş eti rahatsızlığında klinik olarak ilk belirti,  kanamayla gözlenir, fırçalarken, herhangi bir şeyi ısırırken veya kendiliğinden  olabilir. Kanamanın şiddeti, diş eti rahatsızlığının boyutunu gösterir” diye  konuştu.

Rahatsızlığın önlenmesi için ağızdaki bakteri plağının temizlenmesi  gerektiğini kaydeden Duran, dişlerin arasında kalan yemek artıklarının bakteri  plağına neden olduğunu vurguladı.

Duran, bakteri plağını engellemenin en basit yönteminin günde 3 kez  dişleri fırçalamak olduğunu belirterek, diş eti kanamasının artması halinde  hekimden destek almak gerektiğini dile getirdi.

 “Hamilelerde diş eti rahatsızlığı”

Hamilelerde ve çocuklardaki diş eti rahatsızlıklarına gereken önemin  verilmediğine işaret eden Duran, gebelikteki vakaların ciddi sonuçlar  doğurabileceğini söyledi.

Hamilelikte hormon dengesi bozulduğu için bazı rahatsızlıkların daha  etkili olabildiğini aktaran Duran, “Bir birim bakteriye, hamile olmayan bayandaki  cevapla, hamilelerdeki cevap farklıdır. Hamileler, bir birim bakteriye çok fazla  tepki gösterir yani çok fazla kanama olabilir. Maalesef halk arasında yanlış  bilinen ‘bir hamilelik, bir diş kaybı’ anlayışının nedeni, hamilelik süresince  bakterilere maksimum cevap veren vücut dokusunun savunma yapamamasıdır” ifadesini  kullandı.

Çocuk sahibi olmak isteyen kadınların, hamilelik öncesinde ağız ve diş  sağlığı kontrolü yaptırması gerektiğini anlatan Duran, sözlerini şöyle tamamladı:

 “Hamile kalmadan ağız bakımlarının yapılması, hamile kaldıktan sonra  da bakımlarına çok daha fazla önem verilmesi gerekmektedir. Hamile bayanlarda  gelişen diş eti rahatsızlıkları çok hızlı ilerleyeceği için ciddi sağlık  sorunlarına neden olabilir. Son dönemde yapılan çalışmalar diş eti  rahatsızlığının hamilelerde daha ciddi görüldüğünü gösterdi. Şiddetli diş eti  rahatsızlıkları, hamilelerde düşük ve erken doğuma neden oluyor. Dolayısıyla bu  tür hastaların daha dikkatli davranması gerekmektedir.”
Kaynak7gunsaglik.com

Dünya Kupası Heyecanı Duygusal Stres Sebebi

Sağlık uzmanlarına göre duyguları ve heyecanları dizginlemek her zaman sağlık için önemli.

Dünya Kupası maçlarının yaşandığı günlerde insanlar heyecanlarını bastırabilmeli. Sevip tuttuğunuz takımların müsabakalarında aşırı strese girmeyin. Duygusal stres yaşanabilecek en riskli streslerdendir. Hayatın diğer alanlarında da size olumsuz olarak döner. Yalnızlık ve depresyon kadar kötü olan duygusal stres özellikle kalbi de kötü etkileyebilir.

Maçlarda kupa maçlarında desteklediğiniz takım için hayatınızı feda etmeyin. Duygusal sıkıntılar kalp hastalıkları ve depresyona sebep oluyor. Ne kadar tutkulu ve fanatik bir taraftar da olsanız hiçbir maç sizden daha önemli olmamalı. Aksine sakinliği korumak, park bahçe kumsal gibi doğayla iç içe yerlerde yalnız vakit geçirmek sağlıklıdır. Heyecanın stresin baskının olduğu yerlerde fazla bulunmayın ya da sakinliğinizi koruyun.
Kaynak7gunsaglik.com

Babaların Yaptırması Gereken Sağlık Testleri

Kolesterol testi. Kalp hastalıklarını önlemek ve erken önlem teşhisi açısından bu test düzenli olarak yaptırılmalıdır.

Kan basıncı (tansiyon). Basit cihazlarla ve tansiyon aletiyle yakın takipte olmanız gerekir.
Kemik yoğunluğu testi. Osteoporoz kemik yoğunluğunu ölçmek gerekir. Kalçada vertebra kırığı da erkeklerde yaşanabilir.
Diş kontrolleri. Diş çene kemikleri sağlığı ağız hijyeni ve diş etleri risk altındadır ileride sorun olur.
Diyabet. Kan şekeri düzeylerindeki dengesizlik tüm damarları etkiler ve kan akışını değiştirir.
Prostat büyümesi ve kanseri testi.
Göz muayenesi. Yaşla beraber görüş yeteneği azalacak göz sorunları oluşacaktır. Belli aralıklarla gözcüye gidip muayene olmak ve tedavi olmak gerekir.
İşitme testi de görme kadar mühimdir. Gürültüye bağlı işitme kaybı olabilir. Orta ve iç kulak anormallikleri oluşabilir.
Stres testi de kalp damar tıkanıklıkları açısından kan kontrolleri ile uygulanır.
Tam kan sayımı yine önemli bir kontroldür.
Tiroid fonksiyon testi genel anlamda çok önemlidir.
Metabolik sendrom. Diyabet ve kalp hastalığı gibi durumlar açısından gereklidir.
İdrar analizi. Böbreklerin nasıl çalıştığının göstergesidir. İltihap enfeksiyon varsa tespit edilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Kötü Ağız Kokusu Yapan Besinler

Alkol ve enerji içecekleri nefesinize hakim olabilir. Kahve, kafein, alkol ve enerji içecekleri susuzluğa yol açar ağzı kurutur nefesi etkiler.

Tükürük düzeylerini azaltır, bu nedenle az içmeliyiz. İçimin ardından ağız iyice çalkalanmalı. Asitli içecekler dişleri bozar sık içilirse ağızda sorunlara ve kokmaya nedendir.

Süt, peynir gibi süt ürünleri bekletilirse tüketilmemelidir çünkü kokacağı için ağzı da kokutur. Süt içerken ağızda oyalamadan direkt için. Laktoz intoleransı olanlar için de süt kötü bir fikirdir. Probiyotikler genel olarak gereklidir. Vücuda sağlıklı bakterilerin girmesi gerekir. Yoğurt tüketilebilir.

Şekerleme, aşırı yemeyin çünkü dişleri çürütür ağız kokusu sebebidir. Ağzımıza bakteri dolu sülfür bileşikleri yerleştirmiş oluruz. Su ile çalkalayın dişlerinizi fırçalayın ve şekerden sonra dilinizden iyice kazıyın.

Kırmızı et ise protein içerdiği halde ağızda kalıntılar bırakır. Bu da pis bir koku üretir. Balık ve tavukta bu risk yoktur. Sakız çiğnemek kurtuluşunuz olabilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Radyo Embolizasyon Nedir? Ne Amaçla Kullanılır?

Radyoaktif parçacıklar kan yoluyla tümörleri hedef alarak uygulanır ve kanser tedavisi yöntemidir.

Parçacıklar tümörü ve kanser hücrelerini öldürür. Bu şekilde bir radyasyon yayar. En sık olarak karaciğer kanserinde bu yöntem kullanılır. Diğer tedavilere yanıt veremeyen hastalar için kullanılır. Anjiyografi denilen bir işlem sırasında gerçekleştirilir. Kasıktan girilerek arterlere kateter ile girilir.

X-ışını radyo frekans eşliğinde karaciğerdeki tümörü besleyen kan damarlarına ulaşılır. Bu noktaya sıvıyla radyasyon enjekte edilir. Tümör ufaltılır ve parçalanır. Öncesinde güvenliği ve uyumu sağlamak için emin olmak için testler yapılır. Kolon ve meme kanserinden karaciğere yayılan tümörler için ve karsinom gibi karaciğerde oluşan tümörler için uygulanır.

Radyo Embolizasyon genellikle cerrahi ve kemoterapi ile desteklenir. Akciğer ve karaciğer arasında anormal kan akışı olan kişiler için uygun bir yöntem değildir. Yorgunluk, bulantı, karın ağrısı, ateş ve iştahsızlık gibi yan etkileri görülür. Bu belirtiler orta ve hafif düzeydedir. Olası riskleri, mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, akciğer ve beyaz kan hücrelerindeki anormalliklerdir.Kaynak7gunsaglik.com

Bazı Diyabet İlaçları Kadınlarda Kanser Riskini Önlüyor

Tip 2 diyabeti önleyen ve tedavi eden ilaçlar kadınlarda kansere karşı koruyucu mu?

İnsülin salgılatan diyabet ilaçları kanseri yenmeye yardımcı oluyor. Kas, yağ ve karaciğerin insülin duyarlılığı incelenmiş ve organ sağlığını bu ilaçların olumlu etkilediği hatta kanserden koruduğu görülmüştür. İnsülin salgılatarak pankreas beta hücrelerini uyararak kan şekerini düşürmeyi hedefler.

%21 oranında kadını diyabet ilaçları kanserden korumuştur. İlaç etkileşimine göre bu oran %32 ye de çıkabilmekte. Erkeklerde anlamlı ve etkili bir fark gözlemlenememiştir. Bu etki daha çok kadınlarda görülmektedir. Diyabet, obezite ve metabolizma araştırmalarında bu konu irdelenmiştir. Bu çalışmaya göre insülin direncinin artırılması öenmlidir.
Kaynak7gunsaglik.com

İdrar Kaçırmanın Nedenleri, Belirtileri, Tedavisi

Mesane kontrolü sağlanamadığında sistem gevşeyip aksadığında idrar kaçırabiliriz. Korkmak ve utanmak yerine tedaviye gitmeliyiz. İdrar kaçırmayla ilgili bilgiler..

İdrar kaçırma, bir kişinin idrarını isteğine bağlı olarak tutamaması ya da mesane kontrolünü sağlayamamasıyla ortaya çıkıyor.

Toplum içinde oldukça sık görülen bir sorun olmakla birlikte, utanma ve doktora gidememe sebebiyle, tedavisi olduğu halde hastalar bu imkanlardan yararlanamayabiliyor. Bazen de idrar kaçırma doğal yaşlanma sürecinin bir parçası zannediliyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Aybala Akıl, genç hastalarda daha sıklıkla belirli bir neden bulunabilirse de daha ileri yaşlarda sıklıkla birçok neden birlikte idrar kaçırmaya sebep olduğunu söyledi.

Tüm kadınlar arasında idrar kaçırma sıklığı, ilk kaçırmanın görüldüğü andan itibaren değerlendirildiğinde yüzde 25-45 arasında değiştiğini anlatan Uzm. Dr. Aybala Akıl, "İdrar kaçırmanın sıklığı, şiddeti yaşla birlikte artıyor. Ayrıca bu şikayet gebelikte de oldukça sık görülüyor, gebe kadınların yüzde 30 - 60'ını etkiliyor. İdrar kaçırmanın farklı türleri vardır ve bunların tanı yöntemleri de tedavileri de farklıdır. Bunlar arasında en sık görülenleri stres tipi, sıkışma tipi ve karışık tip idrar kaçırmadır. Stres tipi idrar kaçırma; gülme, öksürme, hapşırma ya da karın içinde basınç artışına neden olan başka olaylar esnasında görülen idrar kaçırmaya deniliyor. Sıkışma tipi idrar kaçırmada, hasta aniden çok şiddetli bir idrar yapma isteği duyuyor. Sıklıkla 'sıkışma' hissi o kadar güçlü oluyor ki, hasta tuvalete yetişemiyor." dedi.

İdrar kaçırma için en bilinen risk faktörleri arasında doğum yapma, obezite, başka üriner sistemdeki belirtilerin varlığı ve fonksiyonel bozukluklar olduğunu anlatan Uzm. Dr. Aybala Akıl, yüksek kafein alımı, diyabet, inme, depresyon, vajinal doğum yapmış olmak, östrojen yetersizliği (menopoz) gibi başka durumların da idrar kaçırmaya katkısı bulunduğunu dile getirdi.

İdrar kaçırmanın teşhisinin konulması ve türünün anlaşılabilmesi için, ilk görüşmede, hastanın hikayesi, fizik muayenesi ve idrar tahlili yapıldığına işaret eden Dr. Akıl şunları kaydetti:

"İdrar kaçırma ile birlikte sıklıkla pelvik organlarda da sarkma olabiliyor. Bunun anlaşılabilmesi için, hekiminiz size vajinal muayene yaparak rahim, idrar kesesi ya da rektum gibi organlarınızda sarkma olup olmadığını değerlendirebilir. Stres tipi idrar kaçırmanın tanısı, öksürerek oluşturan stres sırasında, idrar kanalının ağzından idrar kaçırmanın gözle görülmesine dayanıyor. Öksürük esnasında karın kaslarımızı kastığımız için karın için basıncımız artar, bu da idrar kaçağına yol açıyor. Bu test için hastanın idrara sıkışık olarak başvurması gerekiyor. Hekiminiz sizi jinekolojik pozisyonda muayene masasına hazırladıktan sonra, idrar kanalınızı çıkışını gözünüzle gözleyerek sizi öksürtecektir, test bundan ibarettir."

Dr. Akıl'a göre; günlük alınan sıvı miktarını azaltmak, özellikle de gece yatmadan birkaç saat önce daha az sıvı tüketmek de idrar kaçırma tedavisinde uygulanabiliyor.

Alkol, kafein, baharatlı ya da asitli gıdalar gibi yiyecek ya da içecekleri azaltmanın da tedavide önemli bir yere sahip olduğunu belirten Uzm. Dr. Akıl, idrar kaçırmaya karşılık uygulanabilecek tavsiyeleri şöyle sıraladı:

"Fazla kiloyu vermek. Şeker hastasıysanız, kan şekerinizi mümkün olduğu kadar normale yakın tutmak. Diüretikler denilen idrar söktürücü ilaçlardan kullanıyorsanız, bunların kullanımını kısıtlamak. İdrar kaçırmaya sebep olacak başka hastalıklarınız varsa bunların tedavisi için ilgili hekimlere başvurmak. Mesanenin yeniden eğitilmesi: Önceden belirlenmiş bir plan çerçevesinde, örneğin her saat başı, tuvalete gidip mesanenizi boşaltın. İdrar yapma isteğiniz yoksa bile mutlaka tuvalete gidin. Buna alıştıktan sonra, gittikçe aralarını açarak, gene önceden belirlediğiniz aralıklarla düzenli olarak tuvalete giderek mesanenizi alıştırın. Zamanla tuvalet saatlerinin arasını 3 ya da 4 saate çıkarın."
Kaynak7gunsaglik.com

Spor Tek Başına Yeterli Olur mu?

Beslenme ve diyetle desteklenen bir spor egzersiz programı ile yaza damganızı vurun. Pilates en etkili egzersizlerden..

Yaz mevsimi yaklaştıkça kilo verme telaşı artıyor ve birçok kişi soluğu spor salonlarında alıyor.

Fakat sağlıklı bir zayıflama için spor kadar beslenme stili de önem taşıyor ve spordan alacağınız verimi beslenme tarzınız birebir etkiliyor. Çünkü spor türlerine göre beslenme planınızda değişiklikler olması gerekiyor. İşte  Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber’den spor yapanlara ve özellikle Pilates severler için beslenme önerileri…

HERKES İÇİN TEMEL İLKELER

• Spor yaptığınız günlerde yeterli miktarda karbonhidrat ve protein almaya özen gösterin. Yetersiz beslenmeniz, kas kitlenizden kayıplara yol açabilir.

• Spor yaptığınız sürede, yeterli sıvı aldığınızdan emin olun. Ter ile oluşan sıvı kaybını spor esnasında ve sonrasında hemen karşılamanız gerekir.

• Spordan yaklaşık 1 saat önce yemek yemeyi kesin. Sporda hareket etmenizi zorlaştırır. Ayrıca mide krampları yaşamanıza sebep olabilir.

• Spordan hemen önce süt veya ayran tüketmek, sindirim sistemi problemlerine neden olarak sporu yarıda bırakmanıza yol açabilir. Bu nedenle süt ürünlerini sporun hemen öncesinde tüketmemeye çalışın.

SPORCUNUN BESİNSEL İHTİYAÇLARINI HANGİ FAKTÖRLER BELİRLER?

Yaş, cinsiyet, sağlık durumu ve metabolizma hızı dışında;

• Sporun süresi

• Sporun türü

• Spor yapma sıklığı

• Sporun şiddeti

• Kişinin ne kadar süredir spor yaptığı gibi  faktörler hem spor yapılan sürede harcanan kalori miktarını etkiler, hem de bu sürede vücuttan enerji üretmek için kullanılan yakıtı etkiler.

EGZERSİZ ÖNCESİ NE ZAMAN YEMELİ, NE YEMELİ?

Egzersizden maksimum fayda sağlamak için, 3-4 saat öncesinde bir ana öğün; 1-2 saat öncesinde de bir ara öğün tüketmek gerekir.

Ana öğün için örnekler;

• Meyveli süt  ve tost

• Peynirli fırında patates ve süt

• Süt ve müsli

• Tavuklu sandviç ve ayran

• Süt ve muz

• Yoğurt ve meyve salatası

• Yağsız makarna ve yoğurt

Ara öğün için örnekler;

• Tahıl barlar

• Protein barlar

• Meyveli yoğurtlar

SPOR ÖNCESİ KAFEİN

Spordan 30 dakika önce içilen bir kupa kahvenin, kafein nedeni ile yağ yakımına yardımcı olacağına dair bilimsel çalışmalar vardır. İçtiğiniz kahvenin kremasız olmasına dikkat edin. Sütsüz kahve içemeyenler light süt ilave edebilir.

SPOR SONRASI LİGHT SÜT ÜRÜNLERİ

Spordan sonra ilk 30-60 dakika içerisinde tüketilen light süt veya yoğurdun, spor sonrası yağ yakımına destek olduğu ve kas yapımına yardımcı olduğu biliniyor.

VİTAMİN GEREKLİ Mİ?

Egzersiz vücudumuzda serbest radikallerin oluşmasına sebep olduğu için, spor yapanların yaşamında C vitamininin ayrı bir önemi var. Fakat sebze ve meyveden zengin beslenenlerin ek desteğe ihtiyacı yok. Eğer meyve ve sebze tüketiminiz yeterli değil ise doktorunuza danışarak C vitamini desteği veya multivitamin kullanabilirsiniz.

KARNİTİN KONUSUNA NASIL YAKLAŞILMALI?

Karnitinin yağ yakımı üzerinde olumlu etkisi olduğu biliniyor. Bir çeşit besin desteği olarak, hem tablet hem de sıvı formu piyasada rahatlıkla bulunabilir. Ancak karnitin kullanımı konusunda birçok olumlu ve olumsuz sonuç veren bilimsel araştırma var. Bu nedenle kullanımı konusunda dikkatli davranmak gerekiyor. Bu tür ürünler her ne kadar spor salonlarında herkese satılıyor olsa da, doktora danışmadan kullanılmaması gerekli.

Sıvı karnitinler, tablet karnitin desteklerine göre daha hızlı etki gösteriyor.

ESKİMEYECEK BİR SPOR: PİLATES

PİLATES YAPANLAR NASIL BESLENMELİ?

- Pilates, tok karna yapılmamalıdır. Pilatese uzun zaman aç kalmış olarak başlamakta sakıncalıdır. Hareketlerin rahat yapılması, kramp oluşmaması ve kan şekeri dengesi açısından en uygun olanı pilates yapmaya başlamadan 1-1,5 saat öncesinden bir öğün tüketmektir.

- Pilates yapılan süre boyunca birden yüksek miktarlarda su içilmemelidir. Susadıkça yudum yudum oda sıcaklığında su tüketilmelidir.

- Pilates öncesi, karbonhidrat ve proteinden zengin dengeli bir menü tüketilmelidir. Karbonhidrat olarak beyaz şeker, beyaz un, pirinç gibi kan şekerini hızlı yükselten karbonhidratlar tüketilmemelidir. Bunların yerine çavdar, tam buğday ve yulaf ekmekleri veya bulgur pilavı tercih edilebilir. Protein açısından zengin olan et, tavuk veya balığın ise az yağlı olanları ızgara da pişirilmiş olarak tercih edilebilir ya da et, tavuk ve balık yerine peynir ve yumurta tercih edilebilir.

- Pilates; yüzme, koşu, yürüyüş, Tenis gibi yüksek oranda kalori yakmayı sağlayan sporlardan değildir. Enerji yakmaktan çok vücut kaslarının çalıştırılmasını ve güçlenmesini amaçlar. Bu nedenle pilates yapanların çok yüksek kalori almaları uygun değildir, kilo almalarına yol açabilir. Kilolarını korumak isteyen pilates severlerin yeterli ve dengeli beslenmesi, kilo vermek isteyen pilates severlerin ise diyetisyen tarafından kişiye özel hazırlanmış bir zayıflama beslenme programı uygulaması uygundur.

- Pilates yapanlar günlük yaşantılarında dengeli beslenmeye özen göstermelidir. Dört ana besin grubu olan süt ve süt ürünleri, et, tavuk ve balık gibi proteinden zengin besinler, sebze-meyveler ve tam tahıl ürünleri beslenme planlarında yeterli miktarda ve dengeli bir şekilde yer almalıdır.

- Yapılan bilimsel araştırmalarda, kasları güçlendiren egzersizlerin sonrasında yağsız süt tüketiminin kas kitlesinin artmasında yardımcı olduğu belirlenmiştir. Pilateste kas güçlendirmeyi amaçlayan bir egzersiz çeşididir.

- Zayıflamak isteyen Pilates severler de iki beslenmelerinde 2 faktöre dikkat etmelidir. İlki, düzenli kalsiyum minerali alımıdır. Kalsiyum mineralinin yetersiz alınması kilo verme sürecini yavaşlatır. Bu nedenle günde 2 su bardağı az yağlı/yağsız süt veya yoğurt tüketilmesi önerilir. İkinci faktör ise omega-3 yağ asitlerinin düzenli alınmasıdır. Bunun içinde haftada 2-3 kez balık tüketmek gereklidir.

Pilatesin temel felsefesi dengedir. Bu temelinde zihin ile beden arasındaki dengeyi sağlamak yer alır. Zihin ve beden arasındaki dengenin önemli bir parçası da sağlıklı beslenmektir. Pilates yapanların felsefesine uygun olarak aynı zamanda dengeli beslenmesi de önemlidir.
Kaynak7gunsaglik.com

Epilepsi Tedavisinde Yeni Umutlar Yeni Çözümler

Epilepsi benzersiz özelliklere sahip kronik bir beyin hastalığıdır. Epilepsisi olan kişilerin özelliklerinden biri de nöbetlerin nüks etmesidir.

Diğer adıyla bu hastalığa sara denir. Beyine iletilen nöronlarla gelen sinyallerde kopukluk olur ve iletişim kesilir. Elektriksel uyarıcılar algılanmadığında nöbet başlar. Bilinç kaybolur vücut hareketleri istemsizleşir. Baygınlık ve kriz ataklar başlar. Bilim adamları bu hastalık için yeni bir umut ışığı gündeme getirmiştir. Epilepsi, şizofreni ve diğer nöral hastalıkların önlenmesi için protein katkılı bir tedavi geliştirilmeye çalışılmaktadır. Normal sağlıklı beyin fonksiyonları oluşturmak açısından gerekli nöronların çapraz iletişimi sağlanmalıdır.

Kanada Toronto üniversitesinde çalışmalar sürmektedir. Beyin iletişiminde karşıt formasyonlar inhibisyon ve uyarılma bölgeleri incelenmiştir. Epilepsi tedavisi otizme de çare olabilir ve ağrıyı da giderir. Beyindeki nöronlar, sinapslar aracılığıyla diğer nöronlarla iletişime geçer. Uyarılmada dengesizlik yaşanması önlenir. Nöbetleri ve uygunsuz beyin fonksiyonlarını bu tedavi engeller. Kompleks proteinlerden yardım alınır. Hücre bölünmelerinde bağımsız aktif rol alan bu maddeler çok önemlidir.
Kaynak7gunsaglik.com

Gıdaların Organik Olduğunu Anlamanın Yolları

Organik besinler antioksidan bakımından zengindir kimyasalı yoktur doğal ve sağlıklıdır.

Tam tahıllı ve organik gıdaları alırken ambalajına etiketine iyice bakın. Yanlış besin aldığınızda aşırı kilo alımından diğer tüm sağlık sorunlarına riskiniz artar. Organik denilen hatalı gıdalarla obezite de yayılabiliyor. Gıda üreticileri pazarcılar satıcı ve tüketicilerle araştırmalar yapılmıştır. Sağlıklı ve besleyici organik besinlerle inorganik besinler arasındaki fark çoğu zaman anlaşılamaz.

Houston Üniversitesi’nden doçent doktor J. Valenti bu konuda uyarıyor. Tüketicilerin sağlığı ve gıda paketlerine dikkat etmek önemli. Üstü kapalı ambalajdaki ürünler iyi incelenmeli araştırılmadan alınmamalı. Hatta mümkünse organik ürünler tarladan çiftçiden alınmalı. Antioksidan, doğal ürünler glutensiz olmalıdır. Yüksek fruktoz şurubu veya şekerle doldurulan hormonlu ve yabancı maddeli ürünlere karşı tetikte olun. Her ülkede insanlarla bu konuda çeşitli araştırmalar yapılmaktadır.
Kaynak7gunsaglik.com

Tarçının Faydaları Ve Tarçın Kürü, Prof . İbrahim Saracoglu Video

SağlıkI Yaşam Haberleri
Prof . İbrahim Saracoglu.Tarçının Faydaları Ve Tarçın Kürü Video

Tüp Bebekte Başarı İçin Kilo Verin

Obezite ve kilolu olma sorunu birçok ülkenin büyük sorunlarından biridir.

Özellikle gebe kalmaya çalışan ve tüp bebek tedavisi gören/görecek kadınların fazla kilolarından kurtulması gerekir. Obezite ve ekstradan her bir kilo kısırlık nedenidir. Halkın %10’u bu sebeple çocuk sahibi olamaz. Hızla yükselen bu tehdit sağlığı kötü etkiler. Bu kadınlar komplikasyon riski altındadır ve tüp bebek tedavisinde ciddi anlamda şanssız ve risk altındadır. Erkeklerde de fazla kilolu olmak kısırlık yapabilir. Tüp bebek tedavisine gelen 10 hastadan 3-4 ü obez veya aşırı kiloludur. Ayrıca gebe kalınsa bile gebelik sorunları, diyabet, hipertansiyon ve bebek riskleri vardır.

Vücut kitle endeksinin 19 ila 25 arasında olmasını sağlayın ve ondan sonra çocuk sahibi olmayı düşünün. Tüp bebek denemeleri de böylece başarılı olacak şansınız artacak ve sağlıklı bir gebelik yaşayacaksınız. Yumurtlama sağlayacak tüp bebek ilaçlarının etkinliğini azaltır. Polikistik over sendromu ve kistlere neden olabiliyor. Kanama ve yaralanma riskini artırır. Yumurtlama ve yumurtalık sorunlarına yol açar. Tansiyon gibi sağlık sorunlarına yol açar. Gebelikle kilonun önemli bir bağı vardır ve stratejiyi iyi kurmak gerekir.
Kaynak7gunsaglik.com

Ağız ve Diş Sağlığı Temelleri Nelerdir?

Film yıldızı gibi rahatça bembeyaz ve sağlıklı gülümsemek istiyoruz hepimiz. Sağlıklı ağız ve dişler için neler yapabiliriz?

Dişinizle hiçbir şeyi açmaya çalışmayın, bu diş yapısını bozuyor dişlerde çatlak kırık ve bakteri birikimine neden oluyor. Ağız diş iltihaplarına neden oluyor.

Dinamik, canlı, kemiksi emaye yapıyla kaplı dişlerimiz mineralli katı bir dentin maddeyle kaplıdır. Çiğneme ve sindirimin ilk gerçekleştiği yer diş ve ağızdır. Ağız sağlığını korumak aslında tüm sağlığa etki eder.

Diş eti hastalıkları, kalp hastalıkları, felç, solunum problemleri ve diyabet riskini artırır. Oral bakteri, virüs ve mantarlar ağızda yerleşip büyür ve tüm sağlığı tehdit eder.

Bu asitlenerek diyabete kadar gidebilir diş çürükleri diş minesini eritir ağrı yapar diyabet ve hastalıklara neden olabilir. Diş eti plakları düzenli fırçalama ve ip kullanımı ile önlenir.

Diş eti iltihabını da giderir. İnflamasyon ilerledikçe diş etlerini sarar tüm ağza yayılır sinir köklerine kadar uzanır ve iş büyür. Ağız ve dudakta herpes uçuk virüsü kol gezmektedir.

Yakın temaslara dikkat edelim günlük temizliği yapalım. Florürlü macun kullanın, kalsiyum tüketin, sigara alkol ve kafein tüketmeyin. Şekerli atıştırmalıklardan uzak durun.
Kaynak7gunsaglik.com

Kireçlenmeye Bitkisel Çözüm, Prof . İbrahim Saracoglu


SağlıkI Yaşam Haberleri . Kireçlenmeye Bitkisel Çözüm, Prof . İbrahim Saracoglu

Hayat Kürleri, Prof . İbrahim Saracoglu


SağlıkI Yaşam Haberleri . Hayat Kürleri, Prof . İbrahim Saracoglu

Vaktinde Ameliyat İle Düz Tabanlığa Son

Düz tabanlık kaderiniz değil. Zamanında yapılan ameliyatla düz tabanlılıktan kurtulabilirsiniz. Ameliyat sonunda neler yaşanır ayrıntılar..

Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tahir Öğüt, ağrısı olan ve başlangıç evresini geçmiş düztabanların ameliyatla düzeltilmesi gerektiğini, ameliyat eğer zamanında yapılırsa eklemleri sabitlemeden düztabanlığı düzeltmenin mümkün olduğunu belirtti.

Öğüt, yaptığı yazılı açıklamada, düztabanlığın, biri çocukluktan itibaren var olan diğeri ise “erişkin tipi” denilen iki grupta değerlendirilebileceğini kaydetti. Ayağın zaman içerisinde yavaş yavaş deforme olduğunu, ilerleme hızının kişiden kişiye, kullanım ve genetik yapıya bağlı olarak değiştiğini, ayağın iç tarafındaki çukurluğun çökmeye başladığını ifade eden Öğüt, başparmağın tırnağı daha önce tavana bakarken artık diğer ayağa doğru bakar vaziyette olduğunu ve topuğun yavaş yavaş dışa doğru kaymaya başladığını anlattı.

Öğüt, şu bilgileri verdi:
“Deformite arttıkça ayağın orta-iç tarafında bir çıkıntı oluşmaya başlar. Kişi o ayağı üzerinde tek ayak parmak ucuna kalkamaz veya kalkmakta zorlanır. Ağrı ilk başlarda ayağın orta-iç tarafındayken ilerleyen dönemlerde ayağın dış tarafında ağrı olur. Kısaca ağrı ve deformite düztabanlığın başlıca belirtileridir. Ayakkabılarda deformasyon meydana gelir.

"BİR TOMAR RÖNTGENLE DOKTOR DOKTOR GEZİLİYOR"
Böyle bir hasta doktora başvurduğunda ne yazık ki çoğu kez tetkik olarak sadece MR istenir. Hasta koltuğunun altında tomarla MR tetkikleriyle doktor doktor dolaşır ve kendisine söylenen genellikle sadece bir çift tabanlık kullanması gerektiğidir. Hatta hasta çocuksa özel ayakkabılar da tavsiye edilerek aileler tatmin edilir.

MR YERİNE AYAKTA RÖNTGEN ÇEKTİRİN
Halbuki ayakta dururken çekilen normal ayak röntgenleri tanı koymakta ve düztabanlığın derecesini belirlemekte yeterlidir. MR tetkiki son derece gereksizdir. Özel ayakkabıların ise düztabanlık tedavisinde bir yeri yoktur.”

"AMELİYAT HASTALARA DAHA KALİTELİ BİR HAYAT SAĞLAR"
Tedavi noktasında her şeyden önce ayak konusunda tecrübeli bir ortopediste başvurulması gerektiğini vurgulayan Öğüt, tedavinin düztabanlığın derecesine göre yapıldığını belirtti.

Tedavide ilk olarak başlangıç evresinde tabanlıkların kullanılabildiğini, tabanlığın ise düztabanlığı gidermediğini ancak ağrıları giderebildiğini ve ilerlemeyi azaltabildiğini anlatan Öğüt, şunları kaydetti:
“Kullanılan tabanlık kişiye özel olmalıdır. Ne yazık ki başlangıç evresinde hastaların doktora başvurması, başvursa da doğru tanı konulması çok nadiren gerçekleşir. Bu evre geçip ayakta deformite oluşmaya başladıktan sonra ise tabanlığın pek faydası olmaz. Ağrısı olan ve başlangıç evresini geçmiş düztabanlar ameliyatla düzeltilmelidir. Ameliyat eğer zamanında yapılırsa eklemleri sabitlemeden düztabanlığı düzeltmek mümkündür fakat gecikilen durumlarda tek çare eklemleri sabitleyerek (dondurarak) düzeltme yapmaktır. Düztabanlık ameliyatı hastalara daha kaliteli bir hayat sağlar.

Çocuklarda özel durumlarda kullanılan vidalama tekniğinde hasta bir-iki hafta içerisinde basabilirken, daha çok kullandığımız diğer yöntemlerden sonra ise ayak genellikle atel dediğimiz yarım alçıda 6 hafta süreyle tutulur. Bu 6 hafta içinde sağlam tarafa basarak bir yürüteç veya koltuk değneği yardımıyla yürünebilir fakat ameliyat olan ayağa 6 hafta bastırılmaz.

Normal ayakkabıya geçiş kullanılan tekniğe göre 6 ila 10 hafta arasında olur. Bu ameliyatların en sevimsiz yanı, ameliyat sonrasında hemen ayağa kalkıp basamamaktır ki bu aslında çok normaldir. Çünkü insanlar ayakları üzerinde yürürler ve tam iyileşmemiş bir ayağa basılırsa komplikasyonlar o zaman ortaya çıkabilir. Onun dışında, tecrübeli bir ayak cerrahı tarafından yapıldığında komplikasyon riski yok denecek kadar azdır. Ayağımıza gerekli özeni göstermezsek hayat kalitemiz bozulur, ayağımız yüzünden bir anda tüm yaşamımız etkilenir. Aşırı kilo, geçirilmiş ve iyi tedavi edilmemiş eski ayak ve topuk kırıkları, uygun olmayan ayakkabı, aşırı zorlamalar, travmalar, romatolojik hastalıklar ve diyabet yetişkinlerde düztabanlığa yol açmaktadır.”

Kabızlık Giderici Estetik Operasyon: Botoks

Botoks son zamanlarda kabızlık ve migren tedavisinde de kullanılmaya başlandı. Görüldüğü gibi sadece estetik amaçlı kullanılmıyor. Peki botoksun kabızlığa faydası nedir?

Doktorlar Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Korhan Taviloğlu; makattaki çatlak ve yırtıkların tedavisi hakkında bilgi verdi:
Tıbbi ifadesi ile 'anal fissür'; makatta ağrı, kanama ve kaşıntıya yol açan küçük bir yırtık veya çatlaktır. Genelde çatlak; yüzeysel olarak başlar ve hızla iyileşir ancak bazen derinleşir. Bu durumda hastalık kronik hale gelmiştir.
Çatlağın ana nedeni; makat iç kasındaki direnç artışı ve kalınlaşmadır. Makat iç kasının kasılı kalması veya gevşememesi; çatlağın iyileşmesini engeller.
Bu soruna kabızlık, ishal, beslenme değişiklikleri, diyetteki lif oranının azalması gibi faktörler neden olabilir. Son zamanlarda yapılan protein diyeti gibi tek tip beslenme şekli yüzünden, birçok kişide bu tür makat çatlaklarına rastlanmaktadır.
Çatlaklar, kansere dönüşmez fakat belirtileri kalın bağırsak kanserleri ve diğer sindirim sistemi hastalıklarınınkiyle benzerlik gösterebilir.
Ağırlıklı olarak kozmetik amaçlı kırışıklık tedavisinde yaygın olarak kullanılan botoks; 1994 yılından beri çatlak vakalarında da kullanılmaktadır. Tedavi sırasında; çatlak olan bölgenin iç kasının iki yanına botoks enjekte edilir.

YIRTIK İYİLEŞİYOR
Botoks uygulaması sonrasında hasta günlük aktivitesine devam edebilir. Botoks; iki-altı ay içinde, makat iç kasında geçici felç oluşturur ve bu dönemde oluşan gevşeme ile sorun giderileceği için yırtık vücut tarafından iyileştirilir.
Botoks sonrası 30 gün içinde hastanın yakınmaları düzelmezse ya da yakınmalarda yarı yarıya azalma olmuşsa; bir seans daha botoks uygulaması yapmak gerekebilir. Yine başarı elde edilmezse, ameliyat önerilir.

CAM KESİĞİ GİBİ ACITIR TUVALETE GİTMEK İŞKENCE OLUR
Hastalar sıklıkla tuvaletten sonra yanma ya da yırtılma gibi bir his ve şiddetli ağrı duyarlar. Bu his 'cam kesiği' veya 'jilet kesiği' olarak tarif edilir.
Bu sorunu yaşayanlar; çoğunlukla ağrı nedeniyle tuvalete gitmekten kaçınabilirler. Bu durum sorunu daha da büyütür.
Hastaların yüzde 70'inde, az miktarda kanama olabilir. Aynı yakınmalara basur ve kalın bağırsak kanserinde de rastlandığı bilinmelidir.
Hastalık belirtilerinin birbirine benzemesi nedeniyle çatlaklar; makat apnesi, siğili, sarkması ve poliple karıştırılabilir.

TEDAVİDE PRATİK YÖNTEMLER
Oturma banyosu: Makat yırtığı ya da çatlağının tedavisinde; sıcak su içinde günde beş-altı kez yapılan oturma banyosu çok yararlıdır. Bazı durumlarda, bu uygulamanın paketlenmiş buz ile art arda yapılması, makat bölgesindeki ağrıyı hafifletmekte çok etkilidir.
İlaçlar: Kronik kabızlık yakınması olanlarda ilaçlar işe yarayabilir. Ancak bu tedavi asla gelişigüzel yapılmamalı ve mutlaka doktor kontrolünde uygulanmalıdır.
Merhemler: Nitrogliserin, diltiazem, kortizon, çinko oksit, lidokain gibi maddeleri içeren kremler yarar sağlar.

DİYET YAPILMAZSA YÜZDE 50 TEKRARLAR!
Çatlak veya yırtık oluşumunu engellemek için günde en az 8-10 bardak su içilmelidir.
Hasta özellikle lif bakımından zengin bir beslenme şeklini benimsemelidir.
20-50 yaş grubundaki kişilerin diyetlerinde almaları gereken günlük lif miktarı; erkeklerde ortalama 40 gram, kadınlarda ise 25 gram olmalıdır. Bazı sindirim düzensizliklerine neden olmamak için, diyetteki lif miktarının günde 50 gramı aşmaması önerilir.

LİF TAKVİYESİ GEREKEBİLİR
Hasta diyetine dikkat etmediği takdirde; çatlak veya yırtığın yüzde 30-50 oranında tekrarladığı biliniyor.
Tahıl, bakliyat, soya fasulyesi, arpa, pirinç, buğday, sebze ve meyvelerin dengeli şekilde alınması; bağırsak hareketlerini artırır ve kabızlık ile mücadelede çok yararlıdır.
Çeşitli nedenlerle lif alımı yeterli olmayan hastalarda lif takviyesi düşünülebilir.

YÜRÜYÜŞ YAPIN
Bağırsakların çalışması için düzenli olarak spor yapılmalıdır; özellikle yürüyüş bu konuda büyük yarar sağlar.
Kahve ve alkolden de mutlaka uzak durulmalı, en azından azaltılmalıdır.
Kaynak7gunsaglik.com

Koyu Lekeler İçin Hindistancevizi Yağı Kullanın

İç uyluk kısımlarımızın daha sıkı görünmesi ve koyu lekelerin giderilip düzgün bir ten görünümü kazanmak için hindistancevizi yağının nimetlerinden faydalanın.

Hindistancevizi yağı ile limon suyunu karıştırın. Sorunlu bölgelere uygulayın hem hafiflediğini ve zamanla geçtiğini hem de yenilerinin önlendiğiniz göreceksiniz. Cildi nemlendirecek ve sağlıklı bir bakım yapacaktır.

3 çorba kaşığı ile bu karışımı oluşturun karıştırıp bölgeye uygulayın bekleyin ve zamanla sonucu görün. Cildiniz bunu emecek biraz bekleyip ılık suyla durulayın ve biraz da masaj yapın. Cildi bezle iyice kurulayın. Düzenli olarak bunu uygulayın ve bir hafta sonra değişimi görün. Cilt problemlerinde düzenli kullanım ile lekelerden arının.
Kaynak7gunsaglik.com

Gaz Sıkıntısına Karşı 5 Besin

Eğer gaz veya şişkinlikten muzdarip iseniz ve bunu başkaları ile konuşmaktan çekiniyorsanız imdadınıza bu besinler yetişecek.

Bağırsak komplikasyonlarını çözen ve sıkıntı gideren sindirime yardımcı doğal mucizeler nelerdir? Gaz salımına yardımcı olacak bağırsakları çalıştıran rahatça tuvalete gitmenizi sağlayacak besinler doğanın bir armağanı gibi.

Doktorlara göre önce şeker içeriği yüksek konsantre hazır meyve suyu ve türevlerinden kaçınmanız gerekiyor. Yemeklerden sonra kısa da olsa yürüyüşe çıkın. Ilık su içmeyi alışkanlık haline getirin. Küçük porsiyonlar ve öğünler yiyin. Aralarını sık tutun. Akut gaz sorunları ve şişkinliği alan 5 mucize besin şöyle.

Karabiber. Kolik ağrısı, mide gaz şişkinlik sıkıntılarını giderir ve azaltır. Gaz oluşumunu önler hareketlendirir. Protein karbonhidrat sindirimini kolaylaştırır. Hidroklorik asit üretimini destekler.

Ajwain (Ajovan kimyonu). Mide ve hazım sorunlarına karşı birebirdir. Sindirim sürecini hızlandırır ve mide öz suyunu serbest bırakır.

Rezene tohumu. Güçlü bir gaz gidericidir. Sindirimi gücünü artırır şişkinlikleri alır.

Kakule. Uçucu yağlar içerir şişkinliği indirir. Sebze yemeklerine katılarak tüketilebilir.
Zencefil. Bağırsakları rahatlatır.
Kaynak7gunsaglik.com

Beyaz Ekmek Çok Kötü Olmayabilir

Tam tahıllı ekmek tüketme çılgınlığı hemen herkesi sardı peki beyaz ekmek tamamen suçlu mu?

Bağırsakta yer alan yararlı bakterilerin korunması gerekiyor. Tahıllı ekmekler bunu destekler fakat sırf ve uzun süre tam tahıllı ekmek grubunu tüketmek bu bakterileri öldürerek sağlığa olumsuz olarak yansır. O nedenle beyaz ekmek az olmak kaydıyla tüketilmeli ve ekmek çeşitlerinizi artırmanız gerekir. Yani bir hafta kepekli bir hafta çavdarlı, tam buğday gibi türlere geçmelisiniz. İspanya Oviedo Üniversitesi’nden bir araştırma ekibinin çalışmasına göre ekmek çeşitliliği bağırsaklar için çok önemli.

Hastalıklardan koruyan bu yararlı bakteriler bu şekilde korunur ölmezler ve sistemimizi savunur. 38 sağlıklı yetişkinle yapılan beslenme araştırmalarına göre dışkı numuneleri de alınmıştır. Beyaz ekmek, hemiselüloz ve Lactobacillus yayılmasını teşvik etmekte ve nişastası ile direnç vermektedir. Aralarda çeşit olarak tüketildiğinde yararlı bakterilerin ölmemesine yardımcıdır. Salmonella gibi tehlikeli hastalıklardan böylece korunuruz asit seven bakterileri koruruz. Sağlıklıdırlar ve kilo vermeye yardımcıdırlar. Pektin de turunçgillerde de bulunan bir maddedir ve 1 dilim beyaz ekmekle alabiliriz.
Kaynak7gunsaglik.com

Gen Tedavisi Lösemiye Umut İşığı Olacak

Ön araştırmalara göre gen tedavisi lösemiye ve diğer kan kanseri türlerine kurtarıcı umut ışığı olacak.

New Orleans deneysel tedavi merkezinde bu çalışmalar yürütülmüştür. Kanser hücrelerini hedefleyen bu tümör yıkıcı işlemde kan hücreleri görev alacak. Hastaya ait bir kan hücresi alınarak uzmanlar tarafından bir atak hücresine dönüştürülecek. Bir bakıma gensel bir oynama yapılacağından sürecin adı gen terapisidir.

Kan ve kemik iliği kanser türlerine kesin hedef koyan gen terapisinde kötü hücre örnekleri kendilerine saldıracak şekilde dönüştürülüyor. İlk çalışmalarda 19 kişi kanserden kurtarıldı. Hatta bir kısmı ölüm riski taşıyan ve durumları ağır olan kanser hastaları bile kurtarılabildi. Çalışmalarda bağışıklık sisteminin bir parçası olan T yani beyaz kan hücreleri alınmıştır. Hastanın kanı filtre edilmiştir. Bu infüzyon işlemleri 3 gün boyunca sürmüştür ve kanserli hücreler yok edilmiştir.
Kaynak7gunsaglik.com

Düzensiz Kalp Atışı Hafıza Kaybı Sebebi mi?

Atriyal fibrilasyon adı verilen düzensiz kalp atışı yetişkinlerde belirgin olarak görülen bir rahatsızlıktır.

Yeni bir çalışmaya göre düzensiz kalp atışı yani nabızda görülen anormallikler aklı ve hafızayı da bozuyor.

Yaşlandıkça hafıza ve düşünme becerileri azalır. Üstüne bir de kalp sorunları eklenirse bu durum daha da vahimleşebilir.

Alabama Üniversitesi araştırmacılarının çalışmalarının sonucunu aktarıyoruz. Hafıza sorunları maalesef kalp atışı düzensiz olan kişilerde sıkça görülür.

Kalp ile beyin sağlığı birbirine bağlıdır ve paralel olarak ilerler. Doğrudan aralarında bir neden sonuç ilişkisi saptanmıştır.

İlkinde, düzensiz kalp atışı görülen kişilerin beyninde oluşan gerileme ve kalbinde oluşan kan pıhtılaşması arasındaki ilgi ortaya çıkmıştır.

Bu durum zihinsel gerilemeye yol açmaktadır. İkincisinde, bu kişilerde beyne daha az kan akışı gider.

Zihinsel sorunlara neden olur ve zamanla beynin besin ihtiyacı olan oksijen beyne giremez hale gelir.

Beyne oksijen gitmezse hafıza kaybı ve bilişsel gerileme Alzheimer gibi rahatsızlıklar oluşacaktır. Amerika’da 3 milyon kişi risk altındadır.

Düzensiz kalp atışı ile zihinsel gerileme ve bunama birbirine çok yakındır. Bu hastalara kan sulandırıcı verilerek kalpteki kan pıhtıları önlenmek ve beyne oksijen akışını sağlamak amaçlanır.

Felç ve inme ile kalp krizi riski azaltılmalıdır. Bu hastaların önce kalp sorunları çözülmelidir. 65 yaş üzeri kişilerde bu risk oldukça fazladır. Yaş küçüldükçe risk azalmıştır.

Kaynak7gunsaglik.com

Gebelikte Aşermeler Nasıl Kontrol Edilebilir?

Hamilelikte isteklerinizi kontrol etmek daha zordur. Sürekli canınız bir şeyler çekebilir.

Daha önceden hiç sevmediğiniz şeylere bile aş erebilirsiniz. Bunların çoğu da sağlıksız ve kalori yüklü gıdalardır. Çikolata, bisküvi, fast food, kızartmalar, dondurma ve dahası var. Suçlu hissetmek de cabası. Hem aşırı kilo aldırırlar ve bu gebeliği riske atar hem sağlıksızdır ve kadın için tehlikelidir. Gebelikte vücudun artan ihtiyaçlarını karşılamak için hormonal ruhsal ve fiziksel olarak bir şeyler almak istenir. Aş ermek her zaman yerinde ve sağlıklı olmayabilir.

Gebelikte aşırı kilo almak aşermeleri durduramamak gestasyonel diyabet (gebelikte diyabet) ve hipertansiyona neden olur. Bu hem sizi hem bebeği olumsuz etkiler. Gebelik komplikasyonları da böylece başlar. Sezaryen doğumlar sıkıntıya girer. Fetal sorunlar, erken doğum, düşük, bebekte gelişim bozuklukları gibi sorunlar da cabasıdır. Bebekte ileride obezite, kalp ve diyabet gibi sorunlar oluşabilir. Çok aç kalmayın az öz ve sık yiyin. Gün boyunca yeterince sıvı tüketin su için. Aralarda meyve ve fındık yiyin. Hurma kayısı gibi kuru meyveler de önerilir. Her gıdadan eşit alın ve diyet günlüğü tutun.
Kaynak7gunsaglik.com

C Vitamini Soğuk Algınlığına Çare mi?

Portakal, limon, greyfurt gibi C vitamini deposu besinler grip, nezle gibi soğuk algınlığı hastalıklarını önlüyor mu?

Uzun soluklu olarak bu hastalıkların önlenmesinde genelde bu meyveler tavsiye edilir. Bazı yerlerde yararlı olsalar da tümüyle önleyici ve iyileştirici değiller. Soğuk algınlığının önlenmesinde C vitamininin rolü her zaman tartışmalı olmuştur. Belirtilerinin şiddetini azaltır, hastalığı önlemez, yok etmez fakat ağrıların ve diğer belirtilerin yoğunluğunu azaltır. Soğuk algınlığına yakalanma oranını ve sıklığını azaltabilir.

Süresi ya da şiddeti üzerinde pek bir etkisi yoktur. Hemilä H ve arkadaşları tarafından yapılan bir başka çalışmaya göre bireysel tedavi edici etkisi nedeniyle narenciye meyveleri sıkça tüketilmelidir. Mandalina, portakal, greyfurt, limon. 21 klinik çalışmasına göre grip ataklarının süresini ve ortalama şiddetini bu meyveler %23 oranında azaltabilir. Genel olarak çalışmaların sonuçlarında tutarsızlık olsa da meyve yemekten zarar gelmez. Özellikle kışın bolca tüketilmelidir.
Kaynak7gunsaglik.com

Kalp Sağlığı İçin DASH Diyeti

Kalp sağlığı, normal seviyede bir kan basıncı yani tansiyon ve iyi kolesterol düzeyleri için beslenmeye önem vermek gerekir.

Hipertansiyon ve yüksek kan basıncı yaşayan kişilere özel bir diyet mevcut. Daha sağlıklı bir birey olmak ve kilo kontrolü yapabilmek için DASH diyeti öneriliyor. Yağ, kolesterol ve tatlı miktarı kesiliyor. Sebze, meyve ve az yağlı süt ürünlerine yöneliyorsunuz.

İlk iş tuzu kesmek veya azaltmak. Çok fazla tuz vücutta sıvı birikimine yol açar. Bu da kalp üzerinde ekstra bir baskıya neden olur.

Yaş ve diğer koşulları göz önüne alarak sağlığı geliştiren bu diyette günlük sodyum yani tuz miktarı 1.5-2 grama çekiliyor. Tuzsuz yemek pişirin. Bunun yerine çeşni ve baharat kullanın.

Aynı lezzeti alacaksınız. Füme ve salamura gibi gıdalarda tuzdan kaçının. İşlenmiş ve hazır gıdalardan uzak durun. Kepekli ekmek, esmer pirinç, kepekli tahıllar, yulaf ezmesi, kepekli makarna, tuzsuz simit, patlamış mısır gibi tahıl ve lif depolarını bolca tüketin.

Lif, kolesterolü düşürür. Daha uzun süre tok tutar. Günde 2000 kalori alın ve 6-8 porsiyon arası yiyin. Sebzelere ağırlık verin.

Lif, vitamin ve mineral deposu sebzeler kan basıncını kontrol eder. Birçoğunda kalori ve yağ sıfırdır. Günde 4-5 porsiyon tüketin. Yapraklı sebzeler favoridir.

Çiğ veya az pişmiş haşlama ya da fırında tüketin. Sebze suyu da faydalıdır. Öğle ve akşam yemeklerinde salata tüketin. Meyveler de kalp sağlığı için vitamin ve mineral deposu harika besinlerdir.

Günde yine birkaç porsiyon yenilebilir. Elma ve portakal bolca tüketilmeli ve arada meyve suyu da tüketilmelidir. Kahvaltıda tahılla birlikte muz ve çilek tüketilebilir. Diğer kalp dostu besinler ise, yoğurt, et ve balık, bakliyat, zeytinyağı ve patates ile muzda bolca bulunan potasyumdur.

Kaynak7gunsaglik.com

Kalp Hastalıkları Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kalp hastalığını çoğu insan kalp krizi olarak düşünür. Kalp çalışma yeteneğini zorlayan birçok durumda kalp hastalıkları düşünülebilir.

Koroner arter hastalığı yani damar sorunları, kardiyomiyopati, aritmi ve kalp yetmezliği bu hastalıklar arasındadır. Bu hastalıklar vücutta nasıl kendini gösterir belirtileri nelerdir? Her yıl 1 milyon kişide kalp krizi görülür. Kalbin ani bir şekilde kan akışının kesilmesi durumudur. Koroner arterler kalp kasına kan taşıyan damarlarda bir tıkanıklık oluşur. Kan akımı engellendiğinde kalp kası hızlıca hasar görür ve ölüm bile görülebilir. Son yıllarda acil vakaları tedavilerinde ölüm riski azaltılmaktadır. Belirtileri şunlardır. Göğüste basınç ve ağrı, sırt, çene, boğaz ve kolda yaygın rahatsızlık, mide bulantısı, ekşime, hazımsızlık, halsizlik, anksiyete, nefes darlığı, hızlı ve düzensiz kalp atışlarıdır. Kadınlarda kalp hastalığı belirtileri nelerdir? Kadınlar kalp krizinde her zaman göğüs ağrısı hissetmez. Erkeklere göre kadınlarda mide ekşimesi, iştah, yorgunluk veya halsizlik kaybı, öksürük ve kalp çarpıntısı yoğundur. Bu belirtiler göz ardı edilmemelidir. Belirtiler anlaşıldığında hemen doktora gidilmelidir. Kalp krizi için öncü durumlardan biri de damarlarda tıkanıklık ve yapışkanlıktır. Bu zor kan akışına neden olur. Angina olarak bilinir ve göğüs ağrısı yapar. Aritmi, düzensiz kalp atışıdır. Düzenli elektriksel uyarılar kalp atışlarına neden olur. Bazen bu atışlar düzensiz hale gelir. Yavaşlar veya hızlanır titremeler oluşur. Kan pompalamadaki değişimler vücudu olumsuz etkiler. Anormal kalp atışlarını doktorunuza bildirin. Kardiyomiyopati, kalp kası değişimleridir. Kalp yetmezliği denilen kronik duruma neden olabilir. Kalp kapağı hastalığı, tansiyon hastalığı ve kronik rahatsızlıklarla ilişkilidir. Elektrokardiyogram (EKG) ile test edilebilir. Kalbin elektriksel aktivitesini ölçer. Cilt üzerine elektrotlar yerleştirilir. Kalp ritmi ve kası izlenir. Stres testi, holter aleti bağlama, röntgen filmi, EKO, 3D kardiyo görüntüleme testleri de yapılabilir. Kalp hastalığı ve belirtileri günlük yaşamı etkiler. Uzun süre tedavi ve kontrol altında olmak gerekebilir. Nefes darlığı, yorgunluk, ayaklarda, bacak ve karında şişme olabilir. İlaç, yaşam tarzı değişikliği, cerrahi ve kalp nakli tedavileri mümkündür. Anjiyo ve bypass yapılabilir. Sigara içilmemelidir, spor ve diyet yapılmalıdır.

Kaynak7gunsaglik.com

Uyku Apnesi Kalp Krizine Neden Olur mu?

Doktorların şüpheli baktıkları konulardan biri de uzun vadeli bir araştırmaya göre, uyku apnesinin kardiyak ölüm riskini artırdığıdır.

Uyku apnesinin varlığı ve şiddeti uyku sırasında ani kalp krizi ölümlerini artırmaktadır. Uyku apnesi, uyku sırasında kişinin nefesinin sıkça durmasıdır.

Tanı konması zor olsa da 12 milyon yetişkinde gözlemlenir. En az 5 saat uyuyan kişilerde yapılan gözlemde uyku sırasında en az 10 saniyelik ya da daha fazla süreli nefes durması gözlenmiştir.

Obez kişilerde bu sorun sıkça ve daha uzun süreli yaşanır. Yılda 45000 kişi ani kalp krizinden ölmektedir.

Beklenmedik bir anda kalbin ani elektriksel temassızlığı nedeniyle durması olasıdır. Düzensiz kalp atışları buna neden olur. Hayatta kalmak için kişi o an tedavi edilmelidir.

Ki, uyku sırasında tedavi imkansız olduğundan ölümler en sık bu anda görülür. Elektrofizyologlar kalp ritim sorunlarını tedavi eden kardiyologlardır.

10 binden fazla erkek ve kadın yaş ortalaması 53 olanlar arasında uyku testleri yapılmıştır. %78inde uyku apnesi bulunmuştur.

Ölümcül ya da ciddi sorunlar yaşayanlar ve ani kalbi duranların sayısı 142dir.

Düşük kalp-kan taşıma ve oksijen oranı nedeniyle kalp krizi ve ölüm görülebilir.

Uyku apnesi olan kişilerde otomatik olarak obezite gibi kilo sorunları, kalp yetmezliği kalp hastalığı gibi risk faktörleri vardır.

Bir de uyku apnesi varsa durum ciddileşir. Uyku testi yaptırılmalı ve düzenli tarama tedavi için doktora gidilmelidir.

Böylece risk azalacaktır. Kalp ve uyku sorunları bir an evvel tedavi edilmelidir.

Kaynak7gunsaglik.com

Gönüllü Çalışmalar Kalp Sağlığını Destekliyor

Gönüllü olmak başkalarına yardım etmek herkesin iyi hissetmesini sağlar.

Araştırmacılar gönüllü olmanın çok daha başka ve güzel bir yararını daha buldular.

Gönüllü yaşlılarda yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları riski azalıyor.

2006 ile 2010 yılları arasında bir çalışma yapılmış 51 ile 91 yaş arasındaki kişilerle araştırma yapılmıştır. 1100den fazla yetişkin katılmıştır.

İlk zamanlar kan basıncı hepsinin normal düzeyde iken 4 yıl sonra aynı katılımcıların gönüllü olmalarından dolayı %40 oranında kan basınçlarının azaldığı görülmüştür.

Ne tür bir etkinlik olduğu değil buna ayrılan süre önemli.

Ölüm nedeni de olan kardiyovasküler hastalıklar yüksek kan basıncından da etkilenir.

İlaç kullanmadan moralle düzelebilen bu hastalık gönüllülükle azalmakta.

Kötü beslenme alışkanlıkları ve egzersiz eksikliği de bunun nedenlerinden.

Gönüllü çalışmalar yaşam tarzının olumlu olarak değişmesini de sağlıyor. Yaşlanma ve emeklilik asla eve kapanmak değil aksine daha da sosyal olunacak bir dönem.

Sosyal bağlantılar günlük faaliyetler ile kişi aktif ve sağlıklı kalır.

Bir dizi hastalıklar başta kalp ve tansiyon da bu şekilde önlenebilir.

Kaynak7gunsaglik.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...