Pages

Ads 468x60px

Bebek Sahibi Olmak İçin bitkisel Kür Tarifi


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saracoglu Bebek Sahibi Olmak İçin bitkisel Kür Tarifi

Uykusuzluk Sperm Sayısını Nasıl Etkiliyor?

Araştırmaya göre erkeklerde uykusuzluk sperm kalitesini de sayısını da düşürüyor.

Telepgraph’ın haberine göre uyku sorunları erkeklerde sperm kalitesini düşürüyor.

Araştırmalarda uyku sorunu yaşayan genç erkeklerin sperm sayılarının normal uyku düzenini sürdürenlerden 1/3 oranında daha az olduğu gözlemlendi. Gece 6 saatten az uyuyan erkeklerin spermlerinin hareket kabiliyeti kısıtlı ve testisleri daha küçük.

Güney Danimarka Üniversitesi’nden Tina Kold Jensen, "Uyku sorunu olan erkeklerin sperm sayılarının %29 daha az olduğu gözlemlendi. Bu araştırma sperm kalitesi ve uykusuzluğu ilişkilendiren ilk araştırma özelliğini taşıyor," dedi.

18 yaş civarındaki 935 erkekte yapılan incelemelerde 7-8 saat uykunun ideal olduğu ve sperm kalitesini arttırdığı kaydedildi.
Kaynak7gunsaglik.com

Fazla Televizyon İzlemek Sperm Kaybına Sebep Olur Mu?

Televizyon karşısında geçirilen saatler aşırıya kaçtığında sperm kaybına yol açar mı?

Bilim adamları arasında çok tartışılan konulardan biri de erkeklerde sperm sayısını azaltan etkenlerdir. Tv izleme alışkanlığı bunu nasıl etkiliyor?

Beslenme ve egzersizin de dolaylı olarak sperm sayısı üzerinde etkisi vardır. Örneğin, hareketsizlik ve özellikle teknolojik aletlerin uzun saatler boyu kullanılması, yani kalıcı hareketsizlik,

erkeklerde sperm sayısını azaltıyor. Fiziksel aktivite eksikliği erkek sağlığını bozuyor. Oksidatif stres denilen serbest radikallerin yol açtığı ve hareketsizliğe dayalı durum sonucu hastalık belirtileri görülmeye başlar.

Bu hasar sonucu erkeklerde bazı hormonlarda değişim yaşanır. Sperm oranı ve yoğunluğu etkilenir.

Özellikle spor yapmayan genç erkekler bu durumdan hayli etkilenir.

Meni-sperm boyutu, yoğunluğu, sayısı ve şekli analiz edilmiştir. Fiziksel muayene yapılmış ve beslenme, vücut ağırlığı, üreme geçmişi, stres seviyesi, sigara alışkanlığı ve diğer potansiyel alışkanlıkları göz önünde bulundurulmuştur.

Haftada en az 15 saat egzersiz yapanlarda sperm sayısı fazla çıkmıştır. 20 saat ve üzeri TV izleyenlerde ise oran düşüktür.

Sperm hareketliliği, boyutu ve şeklinin egzersiz ve tv izleme saatleri arasında bir bağı olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu oranlar tüm nüfusu kapsamasa da genellemedir. Bünyeye göre daha az hareketli kişilerin de spermleri normal çıkabilir.

Bu tarz bir neden sonuç ilişkisi kurmak yanlış olabilir. Ayrıca baba olabilme üzerindeki etkisi kesin olarak kanıtlanamamıştır.

Kuşkusuz hareketin ve egzersizin sağlık üzerinde faydalı etkileri vardır.
Kaynak7gunsaglik.com

Erkeklerin Ömrünü Kısaltan Önemli Etkenler

Hangi hastalıklar veya durumlar erkeklerin ömründen çalıyor?

Kadınların daha uzun yaşamalarının bir nedeninin, bağışıklık sistemlerinin erkeklerinkinden daha yavaş yaşlanması olduğu bildirildi.

BBC’nin, Japon bilim insanlarının araştırmasına dayandırdığı haberine göre, vücudun savunma sistemleri zaman içinde zayıflarken, erkeklerin hastalığa yatkınlığının artması ömürlerini kısaltıyor.

Japon bilim insanlarının Immunity & Ageing dergisinde yayımlanan araştırmasında, bağışıklık sistemiyle ilgili testlerin, gerçek biyolojik yaşın göstergesi olabileceği belirtildi.

Araştırma çerçevesinde, Tokyo Tıp ve Diş Hekimliği Üniversitesi’nden Prof. Katsuiku Hirokawa ve çalışma arkadaşları, yaşları 20 ila 90 olan 356 sağlıklı kadın ve erkeğin kan örneklerini inceledi.

Bağışıklık sistemi hücreleriyle etkileşim içindeki sitokinler adı verilen moleküllerin ve beyaz kan hücrelerinin seviyelerini ölçen bilim insanları, her iki cinste de beyaz kan hücrelerinin yaş ile azaldığını gördü ancak bağışıklık sisteminin kilit öneme sahip iki bileşeni T ve B hücrelerinin kadın ve erkekte farklılık gösterdiğini buldu.

Vücudu enfeksiyondan koruyan T hücrelerinin ve antikorları salgılayan B hücrelerinin sayısındaki düşüşün erkeklerde daha hızlı olduğu gözlendi.

Araştırmada ayrıca, bağışıklık sistemi hücresinin istilacılara saldıran iki türünün yaşla arttığı, bu artışın kadınlarda erkeklerden daha yüksek olduğu görüldü.

Bağışıklık sisteminin, vücudu enfeksiyon ve kanserden koruduğu ancak düzgün çalışmadığında hastalığa neden olduğu biliniyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Çocuklar ve Yaşlılar Risk Altında

Bünyesi en hassas olan çocuk ve yaşlılar hastalıklara yakalanma riski en fazla olan kişiler. Grip aşısı olunmalı mı kimler olmalı..

Harran Üniversitesi (HRÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Süda Tekin Koruk, grip aşısının 65 yaş üstündeki kişilerin yanı sıra bazı hastalara ücretsiz yapıldığını belirterek, özellikle risk grubundaki hastalara aşı olmaları tavsiyesinde bulundu.

Yrd. Doç. Dr. Koruk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kış mevsiminde solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda ciddi bir artış gözlendiğini, bunların özellikle hapşırma, öksürme ve konuşma sırasında ortamda çok daha hızlı yayıldığını belirtti.

Bu enfeksiyonlar içerisinde en fazla yeri virüslerin tuttuğunu, toplum içerisinde sık görülen nezle ve soğuk algınlığı gibi hastalıklardan korunmak gerektiğini bildiren Koruk, nezle ile gribi karıştırmamak gerektiğini uyarısında bulundu.

Gribin, nezleye oranla daha ağır bulgularla seyrettiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Koruk, şunları kaydetti:

”Nezlede hasta daha iyidir, baş ağrısı çok fazla olmaz. Hapşırma, aksırma özellikle burunda akıntı, gözlerde yaşarma ortaya çıkar. Oysa grip biraz daha ağır bir tablodur. Ciddi bir baş ağrısı vardır, kişide halsizlik ve beraberinde yüksek ateş ve öksürük görülür. Bu tür hastalıklarda en önemli sorun solunum yoluyla bulaşması nedeniyle bireylerin dışında bütün toplumu ilgilendirmesidir. Yani bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için de önce ciddi ve sürekli el yıkama, kalabalık ortamlarda mümkünse çok fazla kalmama ve yaşadığımız ortamı belirli aralıklarla havalandırmak gerekir. Ayrıca hastayla bir metreden yakın temasta bulunmamak, sarılmamak ve öpüşmemek gerekir.”

Risk grupları

Bu tür hastalıklar konusunda çocuklar ve 65 yaş üzerindeki kişilerin yanı sıra bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, böbrek yetmezliği, diyabet, astım hastaları, akciğer ve kalp hastalarının risk altında olduğunu ifade eden Süda Tekin Koruk, bu tür hastalıklardan korunmak için toplu bulunulan yerleri havalandırma, el-yüz yıkama, genel vücut temizliği ve kişilerle yakın temastan kaçınmanın önemine değindi.

Hastalıktan korunmanın etkili yöntemlerinden birinin de grip aşısı olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koruk, ”Dünyada çok uzun zamandan beri yapılmakta olan bir aşı ve ciddi bir yan etki görmüyoruz. Özellikle risk grubundakilere öneriyoruz. Grip aşısı 65 yaş üstündeki kişilerin yanı sıra bazı hastalara ücretsiz yapılıyor, özellikle risk grubundaki hastalara aşıyı öneriyoruz. Ayrıca aşının ciddi bir yan etkisi yok, sadece yumurta alerjisi olan kişilere uygulanmıyor” şeklinde konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Koruk, kış döneminde hastalıklardan korunmak için iyi beslenme, bol sıvı tüketimi ve iyi uykunun da önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak7gunsaglik.com

Yüzmek Çocuklarda Astım Sorununa Çare Olur mu?

Alternatif tıbbın nimetlerinden faydalanarak bitkisel karışımlar ve yüzme ile çocuklarda astıma son.

Çocukların yüzmeye yönlendirilmesi ve tedavilerinde bitkisel karışımların kullanılmaması astımlı çocukların yaşam kalitesine olumlu yönde etki ediyor.

Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Fazilet Karakoç 7 Mayıs 2014 Dünya Astım Günü bahanesiyle astım hastalığı ile baş etme yolları hakkında bilgi verdi.

Okul öncesi dönemde şikayetler artar

Çocukların neredeyse % 50-60‘ında okul öncesi dönemde öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi astım benzeri şikayetleri mevcuttur. Ancak bu çocukların önemli bir kısmında büyümekle bu şikayetler kaybolmaktadır. Özellikle anne ya da babasında astım olmayan, alerjisi olmayan, hasta olmadığı zamanlarda şikayetleri olmayan çocukların önemli bir kısmı büyüdüğünde astım olmamaktadır.

Yüzmek en iyi ilaç

Yüzme, astımlı hastalarda akciğer kapasitesinin artmasını ve nefes alma tekniklerinin geliştirilmesini sağlamaktadır. Yapılan araştırmalarda; ilaçlarını düzenli kullanan ve düzenli yüzme derslerine devam eden astımlı çocukların semptomlarında, hastaneye yatış ihtiyaçlarında, acil servis ziyaretlerinde azalma olduğu görülmüştür. Düzenli olarak yüzen astımlı çocukların okula gidemediği gün sayısının da azaldığı saptanmıştır.

Gereksiz yere ilaç kullanmayın

Ailelere verebileceğimiz en önemli öğüt; ateş ya da Ağrı çocuğun genel durumunu belirgin olarak etkiliyor ve gerçekten bir ihtiyaç var ise kullanılmasıdır. Eğer çocuğun gerçekten ilaca ihtiyacı yok ise; en basit, en zararsız diye düşündüğünüz ilaçlar bile vermekten kaçının.

Parasetamol astıma yol açar mı?

Bazı çalışmalar, annenin hamilelik sırasında parasetamol kullanmasının ya da erken çocukluk çağında parasetamol içeren ilaçların yaygın kullanımının çocuklarda astım gelişimi ile ilişkili olabileceğini ileri sürmüştür. Ama parasetamol kullanımı ile astım arasındaki ilişki sadece basit bir birliktelik mi yoksa parasetamol gerçekten astıma yol açıyor mu bunu kesin olarak söylemek şu an için mümkün değildir.

Doğadan mucizevi etki beklemeyin

Astım tedavisi için kullanılan bitkisel karışımlar, farklı hastalıkları tetikleyerek hayati tehlike yaratabilir. Örneğin; birçok bitkisel ilaçta bulunan ve Ülkemizde gümüş kayısı, fil kulağı, kız saçı, gibi isimler ile bilinen “Gingko biloba” özellikle kan sulandırıcı başka tedaviler alan insanlarda kanamalara yol açabilir. Meyan kökü kan basıncını arttırabilir; yine birçok bitkisel ilaçta yer alan ve nefes borularını genişleten efedra  (deniz üzümü) kullanımının bazı beklenmedik ölümlere sebep olduğunu ileri süren yayınlar mevcuttur.

Astımla baş etmek için…

•         İç ortam alerjeni ev tozlarından kurtulmak için evinizin iyi temizlenmesi, sık aralıklar ile süpürülmesi, sonrasında ise iyi havalandırılması önemlidir.

•         Antialerjik yatak, yastık ve kılıflar kullanılabilir

•         Ev tozu düzeyini sıfıra indirmek için en etkin yöntem yıkanabilen her türlü yatak materyalini sıcak su (>55 C) ile yıkamaktır

•         Kullandığınız temizlik malzemelerine dikkat edin. Bası kimyasal irritanları da çocuklarda astım semptomlarını arttırabilmektedir

•         İlk 6 ay anne sadece anne sütü verilmesi, katı gıdalara 6 aydan sonra başlanması gerekir

•         Ailede alerjik hastalık hikayesi olan çocuklarda inek sütü -yumurta beyazı ve soya gibi gıdaların 1 yaşından önce başlanmamalıdır

•         Deniz ürünleri ve fıstık gibi gıdalardan da 1 yaşından önce kaçınılmalıdır

•         Bebeğin sigara dumanına maruz kalmaması gerekir. Sigaraya maruz kalma tek başına astım gelişimi için önemli bir risk faktörüdür.
Kaynak7gunsaglik.com

Beyin Tümerine Karşı Kür Tarifi


SağlıkI Yaşam Haberleri .Beyin Tümerine Karşı Kür Tarifi, Prof . İbrahim Saracoglu

Portatif Mikroçip Testiyle Diyabet Tanısı

Çocukluk obezitesi ve dolayısıyla tip 2 diyabet oranları artmıştır. Yetişkinlerde tip 1 ve tip 2 diyabet son yıllarda artmaktadır.

Pahalı lab testleri ile antikor ölçümleri ve takibi şeker hastalarını oldukça yoruyor. Nanoteknoloji kullanılarak üretilen bir mikroçip ile diyabet taramaları daha uygun ve pratik bir şekilde yapılacak. Yüksek duyarlılık ve özgüllük gösteren bu yöntemle diyabet türleri için doğru tanı konabilecek. Biyobelirteçler ile portatif olarak taşınıp kolayca uygulanabilen mikroçipli diyabet tanı araçları şeker hastalarının hayatını kolaylaştıracak.

Yüksek kan şekeri ve kan değerleri ile seyreden diyabet oldukça zorlayıcı ve zaman zaman maliyetli bir hastalık. Vücut insülin direnci pankreas organı ile ayarlanıyor ve pankreas bozukluğundan diyabet ileri geliyor. Kötü yaşam koşulları buna sebep olurken en çok obezite diyabet sebebi ve çocuklarda sık görülüyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Çocuk Gelişimi Ebeveynlerin Bilmesi Gereken Bir Konu

Çocuk psikolojisi aile içinde şekillenmeye başlıyor. İlk çocuk aile içinde deneme tahtası gibi görülmemeli.

Samsun’da görevli psikolog Mine Aktaş, “Çocuklarımızın gelişimi hakkında yeterli bilgi almadığımız için genellikle ilk çocuklar deneme tahtası durumuna geliyor” dedi.

Samsun’da faaliyet gösteren bir özel eğitim ve danışmanlık merkezinde görevli psikolog Mine Aktaş, çocuk gelişimi hakkında bilgiler verdi. Günümüzde birçok şeyin, birçok alanın okulu bulunduğunu ifade eden Aktaş, “Anne ve babalığın okulu yok. Bizler anne babalığı ya kendi annemizin babamızın yaptıklarından ya da piyasada çok fazlaca olan çocuk gelişimi kitaplarından öğrenmeye çalışıyoruz. Ama ne yazık ki hiçbir şey kitaplarda yazdığı gibi gelişmiyor ve anne baba olarak birçok sıkıntı çekebiliyoruz. Çocuklarımızın gelişimi hakkında yeterli bilgi almadığımız için genellikle ilk çocuklar deneme tahtası durumuna geliyor. Bütün deneyimlerimizi ilk olarak onlarda deniyoruz. Nasıl yemek yedireceğimizi, oturmayı kalkmayı nasıl öğreteceğimizi, hayırı nasıl öğreteceğimizi onlarda uyguluyoruz. İkinci çocuklar bu anlamda daha şanslı. Çünkü anne baba ilk çocukta yaşadıkları acemilikleri ikinci çocukta yaşamıyorlar” dedi.

Aktaş, özellikle anne babalardan öğrenilen bazı yanlışlar olduğunu vurguladı. Mine Aktaş, “O yanlışları devam ettirmememiz gerekiyor. En büyük yanlışlardan bir tanesi şişman çocuk sağlıklıdır zihniyeti. Bizler özellikle çocuklarımızın fiziksel gelişimine büyük önem verirken, ruhsal gelişimlerini gözardı edebiliyoruz. Evet beslenmesi ve sağlığı önemlidir, ama fiziki gelişimi kadar ruhsal gelişimi de önemlidir. Çocuklarımızın psikolojik gelişimi hakkında bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Ben birçok ebeveynden şunu duyuyorum. ’Çocuğum 5 yaşında ve benimle çok inatlaşıyor. Ben ne dersem tersini yapıyor’. Evet bu çok doğal çünkü 5- 7 yaş arası ergenlik dönemi gibi geçirilen ’Ben varım’ dönemidir. Bunu bilmeyen ebeveyn çocuğunda farklı bir gelişim olduğunu düşünüyor. Bu nedenle çocuklarımızın psikolojik gelişim dönemleri hakkında bilge sahibi olmamız çok daha faydalı olur” diye konuştu.

Mine Aktaş, çocuklardan beklentilerin ne kadar fazla olursa hayal kırıklıklarının da o kadar fazla olacağını dile getirdi. Aktaş, “Benim önerim, uzmanından sıfır yaştan itibaren gelişimle ilgili yardım alınabilir. Türkiye’de kullanılan geçerliliği ispatlanmış çok güzel testler var. 0-6 yaş için yılda bir, duruma göre 6 ayda bir çocukta herhangi bir patolojik durum var mı diye gelişim takip edilebilir. Çünkü biz patolojik durum ortaya çıktıktan sonra yardım almaya çalışıyoruz ve bu da işi biraz uzatmamıza neden oluyor” dedi.
Kaynak7gunsaglik.com

Çocuklarda Nefrit Ve Tedavisi

Özellikle çocuklarda görülen nefrit hastalığı mikrobiyal nedenlere bağlı oluşabildiği gibi başka nedenlerin tetikleyebilmesi de mümkündür. Özellikle mikrobiyal nefritin çocuklarda görülme ihtimali daha yüksektir.
Nefritin belirtileri;

Yüksek ateş Terleme Titreme Göğüs ağrısı Aniden gelen idrar yapma isteği Sık sık idrara çıkma  Ağrılı idrar yapma İdrar renginde koyulaşma ve kökü kokulu idrar Su ve tuz dengesinde bozulma Protein kaybıGöz kapaklarında ve bacaklarda görülen ödem Yüksek tansiyondur.
Tedavisi:

Nefritin tedavisine başlanılması için öncelikle tam teşekküllü bir hastanede tanısının konması önemlidir. Bunun için idrar kültürüne ihtiyaç duyulacaktır. Alınan kültürün sonucuna göre ilgili hekim diğer tetkikleri inceleyecek ve ihtiyaç duyuluyorsa biyopsi isteyecektir. Genellikle böbrek taşı ile karıştırılan bulguların çok iyi gözlemlenmesi önemlidir. Hastalığın tedavisi için hastanın hastane ortamında tutulması ve ilaç tedavisinin gerekiyorsa damar yolu ile gerçekleşmesi gerekir. Ortalama 4 -6 hafta sürebilecek tedavi aşamasının sonucunda hasta nefrit hastalığından tamamen kurtulabilmektedir. Eğer ki hastalık ciddiye alınmaz ise böbrek yetmezliğine dönme ihtimali yüksektir.
Kaynak7gunsaglik.com

Kedi Miyavlaması Sendromu Nedir? Belirtileri ve

Kedi miyavlaması sendromu 46 kromozomdan 5. sinin bir kısmının eksikliği sonucu oluşmuş genetik bir bozukluktur. Yani 5. kromozomun bir kısmı yoktur. Bu durum yeni doğan bebeğin zihinsel, fiziksel ve psikomotor gelişim alanlarını etkilemektedir.

Belirtileri:
Sendrom, yeni doğan bebeğin kedi miyavlaması şeklindeki ağlamaları ile karakterizedir. Bu bebeklerin üçte biri 2 yaşına kadar bu ağlayışlarını kaybetmektedirler. Sendromun diğer belirtilerini ise şu şekilde sıralamak mümkündür:
-Bebeğin düşük doğum ağırlığı ile büyümesi ve zayıf büyümesi,
-Emme ve yutma problemleri ile birlikte gelen beslenme sorunları,
-Yüz çehresinin zamanla alışılmamış bir hal alması,
-Damak yapısının dar ve yüksek olması,
-Iki göz arasındaki mesafenin geniş olması,
-Kabızlık,
-Normalden fazla salya salgılanması,
-Huysuzluk saldırganlık ve hiperaktivite gibi davranış problemleri.

Tedavisi:
Hastalığın uygulanabilir mevcut bir tedavi şekli yoktur. Sendromun oluşturduğu kabızlık, şaşılık, emme ve yutmada zorlanma, kalp ve böbrek sorunları gibi sağlık problemleri semptomatik yollarla tedavi edilmektedir. Bu çocuklara erken yaşlarından itibaren konuşma ve davranış terapileri uygulanmalıdır. Hernekadar sendromu yaşayan çocuklarda zeka geriliği gösterse de eğitilebilir ve kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar geliştirilebilirler.
Kaynak7gunsaglik.com

Sirenomelia (Deni Kızı Sendromu)Nedir?

Muhakkak ki hepimiz çocukluğumuzda deniz kızı masalını zevkle okumuş ya da dinlemişizdir. Birçok kız çocuğunun hayali olmuştur deniz kızı olmak. Ancak bu durum dünya üzerinde bazı kişilerin kabusu haline gelmiş bir hastalık olarak ortaya çıkmıştır.
Sirenomelia yani deniz kızı sendromu adı verilen bu hastalık dünyada çok nadir görülen, bacakların yapışık oldugu ve genital bölgenin iç kısımda kaldığı çok ciddi bir rahatsızlıktır. Oluşturduğu bu görüntüden dolayı Deniz Kızı Sendromu adını almıştır. Görülme olasılığı yüz binde bir oranındadır. Hastalık, ciddi böbrek defektlerini de kapsamakla birlikte diğer boşaltım organlarının da büyük hasara uğramasından dolayı çocuğun yaşama şansını büyük oranda düşürmektedir. Öyle ki genellikle doğumun birkaç saat sonrasında yaşamlarını yitirmektedirler. Bu anlamda bakıldığında insana yaşama şansı bırakmayan, son derece zalim bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip çocukta cinsel organ görülmez ve genellikle idrar kesesi de gelişmemiştir. İfade ettiğimiz gibi bu hastalıkla doğan bireylerin yaşama şansı yoktur ancak dünya üzerinde deniz kızı sendromu ile doğup yaşamını devam ettiren iki mucizevi örnek mevcuttur.
Kaynak7gunsaglik.com

Güzellik Ürünlerinin Zararları Hakkındaki Gerçekler

Kozmetik ürünler ne kadar zararlı? Lekeleri kapatan, bronzlaştıran, saçları düzelten malzemeler ve araçlar ne kadar zarar verir?

Bu kimyasalların kullanım derecesini azaltmak için öneriler sizlerle..

Keratin düzleştiriciler, kuaför ve güzellik salonlarında saça keratin bakımı uygulanır. Kabarmayı önleyen pürüzsüz saçlar elde etmek içindir. Bu maddeler formaldehit içermez Oregon Osha maddesi bulunmaktadır. Yüksek oranda zarar verici maddeleri içerir ve kansere yol açabilir. Bu kimyasallara uzun süre maruz kalınmamalıdır. Saç şekillendirmede risk yüksektir.

Düzleştiriciler ve saç kremleri. Elektrik etkisini nötralize etmek için kullanılır. Buklelerle mücadeleyi sağlar. Şampuan yerine kullanılan diğer ürünler saç yapısını daha da kıvırcıklaştırır. Fön makinesi daha az etkilidir ama bu ürünlerden daha güvenlidir.

Kalıcı saç boyası. Özellikle koyu renk boyalar, lösemi ve lenfoma riski taşır. Meme kanseriyle de doğrudan ilgisi bulunmuştur. Gebelik sırasında boyadan kaçınılmalıdır.
Bitkisel saç boyaları, kına ve bitkisel boyaları içerir. Sert kimyasalları içermez saça zarar vermez. Dezavantajları boya kalıcılığı uzun sürmez. Folyo ile sarmalı boya işlemlerinde kimyasallar deri tarafından emilir.

Göz bozukluğunu düzelten lens kullanımı, renk değiştirmek için de kullanılır. İşinin ehli olmayan kişiler tarafından takılmamalıdır. Reçetesiz alınmamalıdır. Temizlik ve bakımı önemlidir. Göz yaralanmaları ve görme kaybı ile enfeksiyon riski vardır.

Renkli kontak lensler doktor önerisi üzerine kullanılabilir. Göz muayenesi gerektirir. Reçeteli lensleri takın. Gözlere zarar vermemek için doktorunuzu dinleyin.

Reçeteli kirpik serumu, geçici uzun kirpiklere kavuşmanızı sağlar. Doktor önerisidir. Her gün üst kirpik çizgisi üzerine uygulanır. Dört ay sonra tam sonuç alınır. Göz çevresi koyulaşabilir ciltte şişme iris etrafında renk değişimi görülebilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Farenjit Sebepleri, Risk Faktörleri ve Korunma Yolları

Çocuklar başta olmak üzere soğuk içecekleri birden içenler ve bazı yanlış tutumdaki kişiler farenjit riskiyle karşı karşıya..

Boğazda sanki çalı varmış hissi yaratan farenjit boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, ateş ve genel vücut kırgınlığı ile kendini belli ediyor. Akut farenjit; üst solunum yolu enfeksiyonuna eşlik eden bir hastalıkken, kronik farenjitin hastanın yaşam şeklinden reflü sorununa, burun eğriliğinden burun etlerine veya kişinin yüksek sesle ve çok uzun süreli konuşmasına dek birçok nedeni bulunuyor. Akut farenjitte beta mikrobu önemli rol oynuyor. Ama bir dostu daha var akut farenjitin: Soğuk içecekler! Yani farenjit sadece soğuk havayı değil soğuk içecekleri de seviyor.

Bahar geldi, havalar ısınmaya başladı. Yaz kapıda. Ama soğuk havaların hastalığı olarak bilinen akut farenjit, kendini unutturacağa benzemiyor. Zira kış ayları ve soğuk havalarda sıkça rastlanan ve üst solunum yolları enfeksiyonlarının üçte birini oluşturan akut farenjit, bahar ve yaz aylarında da kol geziyor. Acıbadem International Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz Uzmanı Dr. Hakkı Süha Özçelik, sıcak havalarda sıkça tercih edilen soğuk içeceklere karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Dr. Özçelik, farenjite karşı alınması gereken tedbirleri ve kaçınılması gerekenleri anlattı.

BOĞAZDA ÇALI HİSSİ

Sabah kalktığınızda boğazınızda ağrı ve sanki yabancı cisim varmış gibi mi hissediyorsunuz? Hatta tam bir çalı gibi saplanmış gitmiyor bir türlü. Kuruluk ve sertlik hissine bir de nefes kokusu eşlik ediyor. Yutma güçlüğü çekiyor, genel vücut kırgınlığı ve yüksek ateşle iyice halsiz hissediyorsunuz. Farenjit kapınızı çalmışa benziyor. Çoğunlukla kış aylarının hastalığı olarak bilinen farenjit, bahar ve yaz aylarında da her an tetikte bekliyor. Zira özellikle sıcak günlerde bol bol içilen soğuk içecekler, hastalığa tam anlamıyla davetiye çıkarıyor. Acıbadem International Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz Uzmanı Dr. Hakkı Süha Özçelik soğuk içeceklerin genelde kişinin vücut direncini düşürerek daha önce boğazda var olan virüs ve bakterilerin enfeksiyona yol açmasına neden olduğunu belirtiyor. Dr. Özçelik, bazı kişilerin ise hafif soğuk içeceklerden bile olumsuz etkilenebildiğine dikkat çekerek uyarıyor.

KLİMA VE KALABALIK DA ZEMİN HAZIRLIYOR

Sıcak havaların vazgeçilmezlerinden klimaların da yanlış ve bilinçsiz kullanımı insan sağlığını olumsuz etkiliyor ve birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Bu hastalıkların başında farenjit geliyor. Farenjit üst solunum yolları enfeksiyonlarının üçte birini oluşturuyor. Bulaşıcı bir hastalık olan farenjit, özellikle de hasta kişinin tükürük ve burun salgısından bulaşıyor. Kişilerin başkalarına ait olan eşyaları kullanmamaları çok önemli. Örneğin bir ev ortamında tek bir havlu kullanmak yerine herkesin kendine ait havlusu olması basit ama çok önemli bir tedbir. Eller de sık sık sabunla yıkanmalı. Kalabalık ve kapalı hava sirkülasyonu olan yerlerde uzun süre kalındığında kolayca bulaşma imkanı bulan hastalık özellikle bağışıklık ve enfeksiyonlara direnci düşük olan insanları tehdit ediyor. Tozlu ve kirli ortamlardan, kapalı yerlerden uzak durmak gerekiyor. Aşırı soğuk-sıcak yiyecek ve içecekler ile acı yiyeceklerden de kaçınmalı. Boğazda çalı varmış hissi yaratsa bile hastanın kesinlikle boğazını temizlemeye uğraşmaması, ılık birkaç yudum su içerek yumuşatması önemli. Aksi halde boğazı temizlemeye çalışmak tahriş edici etki yaratıyor. Düzgün bir yaşam, düzenli spor ve vitaminsiz kalmamak da farenjitten korunmayı sağlayan durumlar. Viral farenjitlerde pastil, sprey ve ağrı kesiciler ile yumuşak sulu gıdalar öneriliyor. Bakteriyel farenjitlerde ise ilave olarak antibiyotik tedavisi de gerekiyor.

ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLER DİKKAT

Uzun süreli ve yüksek sesle konuşmak zorunda kalan öğretmenlerin korkulu rüyası olan farenjit, öğrencileri de çok seviyor. 5-15 yaş grubu çocuklar bu hastalığa en sık yakalanan grubu oluşturuyor. Bu nedenle okul çocuklarında bulaşmayı engellemek için genel hijyenik kurallara uymak, sık el yıkamak, su şişesi, bardak, çatal-kaşık gibi şahsi eşyaları ortak kullanmamak, öksürürken ağzı el ile değil mendille kapatmak, sık sık pencereleri açarak ortamı temiz hava ile havalandırmak gerekiyor. Ayrıca hasta çocukların diğerlerini hasta etmemesi için okula gönderilmemesi ve evde dinlendirilmesi çok önemli.

ADAÇAYI RAHALATICI ETKİ YARATIYOR

Farenjit için bitkisel tedaviye yönelik özellikle internet sitelerinde bilgi kirliliği yaşanıyor. Dr. Hakkı Süha Özçelik, bitkisel tedavilerden özellikle antiseptik özelliği kanıtlanmış adaçayı içilebileceğini, ılık bitkisel çayların boğazı nemlendirip rahatlattığı için tedaviye yardımcı olacağını söylüyor. Akut farenjit tedavi edilmediğinde ses telleri ve soluk borusunda da enfeksiyona yol açıyor. Enfeksiyon alt solunum yollarına, bronşlara da ilerleyebiliyor. Bakteriyel akut farenjit sonrası derin boyun enfeksiyonları ve ciltte kızıl döküntüleri olabiliyor. Ayrıca romatizmal ateş ve böbrek hastalıklarına yol açabiliyor. Kronik farenjitin ise hastanın yaşam şeklinden reflü sorununa, burun eğriliğinden burun etlerine veya kişinin yüksek sesle ve çok uzun süreli konuşmasına dek birçok nedeni bulunuyor. Genetik geçiş bulunmuyor. Altta yatan neden reflü ise düzenli bir reflü tedavisi ile hastalıktan kurtulmak mümkün olurken, sigara, alkol veya aşırı stres, aşırı bağırarak konuşmak gibi kişisel alışkanlıklar ve yaşam şekli genellikle kronik farenjitin süregenliğini artırıyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Daha Güzel Bir Popoya Sahip Olmak İçin

Mükemmel Brezilya poposuna kavuşmak hiç de zor değil. Vücut tipi ve genler önemli bir faktör olsa da beslenme ve spor da bir o kadar önemlidir.

Poponuz daha kalkık ve sıkı olabilir. Bu hareketlerle kalça şekillendirmek ve forma sokmak mümkün.

Kalça şeklimiz glutes olarak bilinen kaslar tarafından çevrelenir. Maksimus, medius ve minus olarak üçe ayrılır. Yağ ile çevrilidir. Yürüme, koşma ve tırmanma glutesi eritmeye yöneliktir. Bu kaslar hedeflenir ve yağların eritilmesi amaçlanır. Daha sıkı ve yuvarlak bir popo elde edilmek istenir. Squat egzersizleri listenin başında yer alıyor.

Bunun için büyük bir topa sırtınızı dayayın. Duvarda bu hareketi yapacaksınız. 90 derece bacakları büküp oturur gibi yapın. Bu şekilde popoyu sıkın ve gevşetin. Topla bir yukarı bir aşağı yavaşça eğilip kalkın. Ellere ağırlık da alınabilir. Bu hareketi topsuz da yapabilirsiniz. 15 tekrarlı 3 set halinde her gün bu egzersizi yapın. Topu bele getirerek de hareket yapılabilir.

İleri hamle hareketi en bilinenlerden biri. Düz ayakta dururken bir bacağınızı öne atın ve arkadakini de onu da bükün. Bu şekilde kalkıp eğilin ve kalçanızı sıkın. Diğer bacağa da aynısını uygulayın. Yanlara açma hareketi bacak bacak içleri ve popoya çok iyi gelir.

Ayakta düz dururken hafif öne eğilin. Sol bacağı sola açın. Sağ bacak bükülü yerinde kalsın. Yine kalçanızı sıkın ve hareketi diğer tarafa uygulayın. Topun üstüne çıkın uzanırken bacaklarınızı bir aşağı bir yukarı kaldırıp indirin. Sonra dizlerden büküp yukarı ittirmeye çalışın.

Bunları yaparken kalçanız sımsıkı olacak. Yerde uzanırken yan dönün bacağınızı yukarı doğru açıp kapayın. Sırt üstü uzanırken poponuzu yerden kaldırıp köprü kurun. Kalçanız havadayken sıkın ve bırakın. Kardiyo egzersizleri, yürüyüş, dans, yüzme, koşma ve korse kullanmak da şekillendirmeye yardımcıdır.
Kaynak7gunsaglik.com

Kalp ve Damar Hastalıkları İçin Kür Tarifi Video

SağlıkI Yaşam Haberleri
Kalp ve Damar Hastalıkları İçin Kür Tarifi Video

Evde Spor Yapmanın İncelikleri ?

SON yıllarda artan iş yükü nedeniyle spora vakit ayıramayanlar, bu ihtiyaçlarını evlerine aldıkları spor aletleriyle karşılamaya çalışıyor. Ancak sakatlanmamak için evde spor yaparken çok dikkatli olunması gerekiyor.

Evde sporun doğru yapılması halinde faydalı olabileceğinin altını çizen Adana Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü Spor Sağlık Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Dilek Sevimli “Spora başlamadan önce muhakkak bir uzman kontrolünden geçilmesi gerekiyor” diyor. Sevimli, evde spor yapanlara şu uyarılarda bulunuyor:

* Evde spor yapacak olan kişi önce yürüyüşle başlamalı. Kısa bir yürüyüşün ardından mutlaka germe ve kas egzersizlerini boyundan başlayarak ayak bileğini çalıştıracak şekilde yapmalı. Tüm kas grupları ısındırılmalı.

* Isınma bölümü 8-10 dakika olmalı. Daha sonra ilk 1 ay için 20 dakika yürüyüş ve koşu yaparak vücut spor ritmine alıştırılmalı.

* Vücut spora alıştıktan sonra tempo artırılabilir. Zaten sporda ilk 20 dakikadan sonra yağ yakma işlemi başlar. Bunun için ilk etapta kilo vermeyi düşünmemek lazım. Bu nedenle ilk bir ayın ardından yine 8-10 dakika ısınma hareketleri yapıldıktan sonra tempo artırılabilir. Bu dönemde spor süresi ısınma evresi hariç 45 dakikayı geçmemeli. Bir gün spor yapılıyorsa bir gün ara verilmeli. Vücut dinlendirilmeli.

* Spor, vücudun ritme uyum sağlayacağı zamanlarda yapılmalı. Sabah çok erken yapılmamalı, çünkü sabah saatlerinde vücudun ısınması daha güç oluyor. Vücudun egzersize uyum sağlaması geç olduğu için kişi 30 dakikada alacağı verimi 50 dakikada ancak alabiliyor. Sabah 9 veya 10 gibi saatler uygun ancak bu da iş nedeniyle uygun değilse akşam yemekten en az 2 saat sonra spor yapılmalı. Isınmadan spor yapmak kalbe zarar veriyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Kış Soğuklarıyla Baş Etmenin Yolları

Innerscan Vücut Analizi tartısı ile kilonuzu, yağ oranınızı, vücut sıvı oranınızı, kaslarınızın ağırlığını, kemik ağırlığınızı, fiziksel aktivite derecesini, günlük almanız gereken kalori miktarını ve metabolizma yaşınınızı 10 saniyede öğrenmeniz mümkün

Kış boyunca metabolizma hızında meydana gelen düşüşler, hareketsizlik ve zayıf düşen vücut, fazla kilolar alınması da en büyük etkenlerdendir. Kişinin diyet ve egzersiz programı hazırlayarak, sağlıklı ve formda bir yaşam sürdürebilmesi kendini tanımaktan geçer.

Tanita tarafından geliştirilen ve pratik kullanımı sayesinde kişinin ölçümlerini kendisinin de yapabileceği Innerscan Vücut Analizi ile kişinin kilosunu, yağ oranını, vücut sıvı oranını, kaslarının ağırlığını, kemik ağırlığını, fiziksel aktivite derecesini, günlük alması gereken kalori miktarını ve metabolizma yaşını 10 saniyelik bir analiz ile öğrenmesi mümkün.

Aynı zamanda Innerscan Vücut Analizi tartısı ile yapılan analiz sonuçları karşılaştırıldığında kilo verirken yağ mı yakıldığını yoksa sıvı/kas mı kaybedildiğini ortaya çıkarıyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Sporun Hayatımızdaki Önemi – Dr. Cem Tınaz

Son dönemde yerel yönetimlerin yerinde kararlarıyla halkın masrafsız şekilde spor yapabileceği alanların sayısında artış sağlansa da, sporun en iyi anlatılabileceği ve bir hayat felsefesi haline getirilebileceği yer olan okullarda, spor derslerinin önemi göz ardı ediliyor. 1970’ler ve 1980’lerde eldeki imkanlar günümüze nazaran çok daha kısıtlı olmasına rağmen özellikle bireysel sporlarda birçok başarılı sporcumuzun yetişmesinde, sporun okulun içine uygun şekilde dahil edilmesinin ve spor yapma alışkanlıklarının çocuklara kazandırılmasının yadsınamaz etkisi bulunmaktadır. Okan Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Cem Tınaz, çocukların gelişiminde sporun önemini anlatıyor…

Günümüzde spor, ülkeler arasında bir nevi üstünlük göstergesi misyonu edinse de, modern toplumlar, sporun insan sağlığı üzerindeki etkilerinin ve bu etkilerin ülkelerin gelişmişlik düzeyine ve sosyoekonomik durumuna katkılarının gayet net farkındalar. Yapılan araştırmalara göre ruh ve beden sağlığı yerinde olan insan, daha verimli ve üretkendir. Ülkelerin en önemli gider kalemlerinden birini teşkil eden sigortalıların sağlık masrafları, sporun sağlayacağı faydalarda düşürülebilir. Bu hedeflere de ancak oldukça iyi hazırlanmış, kapsamı ve hedefleri belirlenmiş bir spor politikasıyla ulaşılabilir. Ülkemizdeki güncel sistemde çocuklarda sporu bir alışkanlık haline getirme sorumluluğu ailelere düşüyor. Peki ama çocuklarımızı spora nasıl başlatabiliriz?

Çocuğunuzun hangi spora istekli ve yatkın olduğunu bulun.
Çocuklarda spor seçiminde en önemli konu, küçük yaşlarda alternatiflerin olabildiğince fazla sayıda tutulmasıdır. Bu yüzden okullarda birçok farklı branşın en azından temel eğitiminin verilmesi ve genel mantığının öğretilmesi önemlidir. Spor yapmanın ekonomik durumla bağlantısı aşikardır ancak hareket edebilmemiz için illa cebimizden para çıkması gerekmez. Bu durum çocuklarımız için de aynı. Ülkemizde futbol kulüpleri dışında yaklaşık 10000 kulüp bulunuyor. Bu kulüplerin çoğu zor şartlarda ayakta kalabilen ve maddi desteğe ihtiyacı olan spor kulüpleri olsa da, basketboldan, tekvandoya birçok farklı branşta oldukça makul fiyatlara spor eğitimi verebiliyorlar. İnternet üzerinden yapacağınız basit bir arama ile size en yakın spor kulüplerini bulabilirsiniz.

Israrcı olmayın, destek olun…
Çocukların ilgi ve alakaları değişkendir. Her gün farklı taleplerle size gelebilirler. Çocuğunuzun spora katılımını sağlamak için, maddi durumunuz elverdiğince ona destek olmaya çalışın. Yaşı ilerledikçe hedefleri belirginleşecek ve devam etmek istediği sporu kendisi seçecektir. Bu süreçte kendisine yorumlarınızla destek olun ancak zorlayıcı olmayın, aksi takdirde motivasyonları kırılabilir.

Belki de geleceğin şampiyonu sizin çocuğunuz…
Profesyonel sporun bugün ulaşmış olduğu noktada sporcular, birçoklarımız için hayal olan maddi imkanlara sahipler. Devamlılık, azim, çalışma ve kişisel beceriler birleştiğinde başarılı bir sporcunun yetişme olasılığı oldukça yüksektir. Gelecekte ek bir kazanç sağlamasa bile çocuğunuz spor yapmanın ona sağlayacağı faydalar için size daima teşekkür edecektir.
Kaynak7gunsaglik.com

Teknolojik Aletler Gözü Nasıl Bozuyor?

Fazla miktarda bilgisayar, oyun, televizyon kullanımı gözleri yoruyor ve geri dönülmez zararlara yol açıyor.

İş için olsun, sosyal paylaşım sitelerinde olsun büyük küçük hemen herkes yaşamında önemli bir süreyi bilgisayar başında geçiriyor.

Özellikle çocuklar oyun oynayarak bu süreyi daha da uzatıyor. Buna sadece iş yerinde ve evde bilgisayarları değil, yanınızda taşınabilen ipadler ve akıllı telefonları da eklersek, acaba gözlerimiz bunlardan nasıl etkileniyor hiç düşündünüz mü?

Henüz sürekli teknoloji kullanımının herhangi bir kalıcı görme hasarına neden olduğunu gösteren hiçbir araştırma yok, ancak uzmanlar saatlerce parlak ekrana bakmanın küçük ölçekli sorunlar yaratabileceğini söylüyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Diyabetik Retinopati: Şeker Hastalarında Oluşan Göz

Şeker hastalığı olan kişilerde görülen bir göz rahatsızlığıdır. Retinadaki kan damarları diyabetli hastalarda oldukça hassaslaşır.

Hasar gören retina damarlarında retinopati oluşur. Tip 1 ya da tip 2 diyabette bu hastalık gelişebilir. Hafif görme sorunlarıyla başlayan rahatsızlık daha da ilerleyebilir. Yetişkinlerde körlük sorununun en büyük sebeplerinden biri retinopatidir. Erken müdahale edilmez ve tedaviden kaçınılırsa körlük yaşanabilir. Erken diyabetik retinopati nonproliferatif diyabetik retinopati olarak da bilinir.

Bu aşamada hasar gören göz kan damarları gözün içine kan ve sıvı sızdırır. Retna veya makula merkezi şişmeye başlar ki bu duruma makula dejenerasyonu da denir. Gelişmiş evresinde ise kan damarları büyümeye başlar yeni kan damarları gözün ortasında belirir.

Aşırı kandaki şeker seviyeleri bunun birinci sebebidir. Beynin görme sinyallerinin alındığı ve iletildiği kanal olan retina damarlarına kan akışı engellenir ve görme sorunları hatta körlük bile yaşanabilir. Skar dokusunda sızıntı başlarsa görme yetisi kaybedilir. Uzun yıllardır diyabet hastası olanların retinopatiye yakalanma riski daha yüksektir. Belirtileri;

Uçuşan cisimler ya da karaltılar görmek,
Geceleri zor görme,
Bulanık görme veya görme kaybı,
Renkleri ayırt etmede zorluktur.

Teşhisi için muayeneye gidilir. Kan damarları, dokular ve göz iyice incelenir, floresein anjiyografi testi yapılabilir. Tedavisine düzenli göz muayeneleri önerilir. Diyabet tedavi edilir. Lazer tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri uygulanabilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Kronik Ağrıların Nedenleri ve Çareleri

Milyonlarca kişiyi etkileyen kronik ağrılar haftalar, aylar hatta yıllar boyunca bile sürebilir.

Artrit, migren, fibromiyalji, sırt ağrısı gibi ağrılar acı verir ve kronik yani süreklidir. Hafif, orta ve şiddetli olarak görülür. Beyinden sinirlere gönderilen sinyallerle ağrılar vücuda iletilir.

Bu bir alarmdır ve uyarı niteliğindedir. Günlük ağrılar artarsa ve iyice rahatsız ederse doktora görünmek gerekir. Ağrı kesici çözümlerden biri yürüyüş yapmaktır. Bir diğeri akupunktur tedavisidir. Kronik ağrısı olan kişiler uyku sorunları da çekebilir. Ağrılar uykunuzu böler berbat edebilir.

Yeterli düzeyde uyumayan kişilerde de kronik ağrı başlayabilir. Uyku yönetimi için de doktora gitmek en doğrusudur. Beslenmede de değişiklikler yapılabilir. Beyaz peynir ve kırmızı şarap ikilisi örneğin, bu gibi yiyecekler ağrı ataklarını tetikler. Yağlı etler romatoid artrite karşı tehlikelidir. Şişlik ve ağrı yapar.

Yiyecek içecek günlüğü tutarak hangilerinin size dokunduğunu görebilirsiniz. Daha sonra bunları kesip hastalığınızı izleyebilirsiniz. Derin nefes alma teknikleri de kronik ağrıyla başa çıkmada etkilidir. Takviye hap ve vitaminler de destek olabilir.

Zihin ve bedeni düzenleyen yoga ise tedavilerin en dinlendiricisidir. Boğaz, eklem, sırt ağrılarına bire birdir. Fizik terapiye gitmek bazı egzersizleri yapmak da gerekir. Kullandığınız bazı ilaçları kesmeniz ve kronik ağrı ilaçları almanız ya da son çare ameliyat olmanız da gerekebilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Güzellik Ürünlerinin Zararları Hakkındaki Gerçekler-1

Kozmetik ürünler ne kadar zararlı? Lekeleri kapatan, bronzlaştıran, saçları düzelten malzemeler ve araçlar ne kadar zarar verir?

Bu kimyasalların kullanım derecesini azaltmak için öneriler sizlerle..

Keratin düzleştiriciler, kuaför ve güzellik salonlarında saça keratin bakımı uygulanır. Kabarmayı önleyen pürüzsüz saçlar elde etmek içindir. Bu maddeler formaldehit içermez Oregon Osha maddesi bulunmaktadır. Yüksek oranda zarar verici maddeleri içerir ve kansere yol açabilir. Bu kimyasallara uzun süre maruz kalınmamalıdır. Saç şekillendirmede risk yüksektir.

Düzleştiriciler ve saç kremleri. Elektrik etkisini nötralize etmek için kullanılır. Buklelerle mücadeleyi sağlar. Şampuan yerine kullanılan diğer ürünler saç yapısını daha da kıvırcıklaştırır. Fön makinesi daha az etkilidir ama bu ürünlerden daha güvenlidir.

Kalıcı saç boyası. Özellikle koyu renk boyalar, lösemi ve lenfoma riski taşır. Meme kanseriyle de doğrudan ilgisi bulunmuştur. Gebelik sırasında boyadan kaçınılmalıdır.
Bitkisel saç boyaları, kına ve bitkisel boyaları içerir. Sert kimyasalları içermez saça zarar vermez. Dezavantajları boya kalıcılığı uzun sürmez. Folyo ile sarmalı boya işlemlerinde kimyasallar deri tarafından emilir.

Göz bozukluğunu düzelten lens kullanımı, renk değiştirmek için de kullanılır. İşinin ehli olmayan kişiler tarafından takılmamalıdır. Reçetesiz alınmamalıdır. Temizlik ve bakımı önemlidir. Göz yaralanmaları ve görme kaybı ile enfeksiyon riski vardır.

Renkli kontak lensler doktor önerisi üzerine kullanılabilir. Göz muayenesi gerektirir. Reçeteli lensleri takın. Gözlere zarar vermemek için doktorunuzu dinleyin.

Reçeteli kirpik serumu, geçici uzun kirpiklere kavuşmanızı sağlar. Doktor önerisidir. Her gün üst kirpik çizgisi üzerine uygulanır. Dört ay sonra tam sonuç alınır. Göz çevresi koyulaşabilir ciltte şişme iris etrafında renk değişimi görülebilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Gözde Hangi Belirtiler Tümör Habercisi?

Estetik ve Plastik Cerrah Doç. Dr. Tayfun Türkaslan tümörün körlüğe yol açmadan önlenmesi için belirtileri bildiriyor.

Gözde sivilce ve kabuklu yara görünümündeki oluşumlar göz çevresi tümörü işareti olabilir. Tedavi edilmemesi halinde körlüğe kadar gidebilen bu sorunda tümörlü göz kapağı yanak dokusuyla yeniden oluşturuluyor.

İnsanların önemsemediği, genellikle sivilce ya da kabuklu yara şeklindeki sinsi ve tehlikeli göz çevresi tümörlerinin son yıllarda artış gösterdiği belirtiliyor.

Estetik ve Plastik Cerrah Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, körlüğe neden olan bu hastalığın, bulaştığı göz kapağının bir bölümünün ya da tamamının alındığını yanaktan ya da alın bölgesinden yapılan doku nakliyle kişiye yeniden göz kapağı oluşturduklarını söylüyor.

Göz çevresi tümörlerinin artmasında çevresel faktörlerin çok etkili olduğunu belirten Türkaslan, “Ozon tabakasının zarar görmesiyle tenimiz daha zararlı güneş ışınlarına maruz kalıyor. Bu da hücrelerde anormal değişikliklere ve göz çevresinde tümör oluşumuna zemin hazırlıyor. Güneşin zararlarını önemsemiyor, kaliteli güneş gözlüğü kullanmıyoruz.

Tatil anlayışımızın; deniz, kum ve güneşten ibaret olması son yıllarda göz çevresi tümörlerinde artışa neden oldu” diyor. Özellikle açık tenlilerde riskin daha fazla olduğu belirtiliyor. Türkaslan, insanların göz çevresi tümörlerini önemsemedikleri için kendiliğinden geçmesini bekleyerek bunun bedelini çok ağır ödediklerini kaydediyor.

ŞİŞLİĞE DİKKAT!

Tümörün göz kapağına ve göze sıçraması başka hastalıklarla aynı belirtileri gösterdiği için soruna teşhis koymak bazen zor oluyor. Bu belirtiler; göz kapağında şişme, göz yaşı kanallarında tıkanıklık ve gözde sürekli sulanma şeklinde sıralanıyor.

Göz çevresi tümörlerinin genellikle sivilce ve kabuklu yara görünümünde, iğne ucundan nohut büyüklüğüne kadar değişebilen boyutlarda olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Türkaslan, “Eğer bu sivilce ya da kabuklu yaralar 2-3 ay geçmiyorsa zaman geçirmeden doktora başvurulması gerekiyor. Bu noktada erken teşhis büyük önem taşıyor. Hastalık yayılmadan müdahale edilirse, göz ve göz kapakları kurtarılabiliyor. Kesin tanı, biyopsi işlemi sonunda konuyor” diyor.

Hastalığın tedavisi erken ya da geç tanı konulmasına göre değişiyor. Göz çevresi tümörünün erken teşhiste vücudun başka yerine sıçramaması halinde, dikiş atılabilecek şekilde temizlenebileceği belirtiliyor.

DOKU NAKLİYLE

Tümörün yayılması durumunda cerrahi operasyonla hastalıklı göz kapakları ve göz çevresi dokusu çıkarılıyor. Doç. Dr. Türkaslan, “Hastalık göze bulaşmışsa, göz küresi alınmak zorundadır. Bunun telafisi yoktur ve uygulama körlükle sonuçlanır. Tümör göz kapaklarına bulaşmışsa, göz kapağı derisinin bir kısmı ya da tamamı alınır. Burada hastayı estetik açıdan rahatsız eden bir doku boşluğu oluşur.

Bunun tedavisi kişinin kendi vücudundan yapılan doku naklidir. Tedavi; yanaktan, alından veya sağlam göz kapağından alınan dokuyla hastaya yeni göz kapağı yaparak tamamlanır. Bu noktada bir nevi göz kapağı tamiri yaptığımız da söylenebilir. Kişinin kendi vücudundan alınan bir parça olduğu için hastada doku uyuşmazlığı sorunu olmaz. Bu durumda hasta estetik ve hareket kabiliyetini koruyan fonksiyonel göz kapaklarına sahip olur. Daha da önemlisi tümörün yayılması engellenir ve sorun temizlenmiş olur” diyor.
Kaynak7gunsaglik.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...