Pages

Ads 468x60px

Yağ Yakan Kür Tarifi. Prof. İbrahim Saracoglu Video

SağlıkI Yaşam Haberleri
Yağ Yakan Kür Tarifi. Prof. İbrahim Saracoglu Video

Karaciğer Yağlanması, Kolesterol, Trigiliserid


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Karaciğer Yağlanması, Kolesterol, trigiliserid

Safra Kesesi Polipleri Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?

Safra kesesindeki iyi huylu tümörlere polip deniliyor. Peki nasıl ortaya çıkıyor, belirtileri var mı? Nasıl tedavi ediliyor uzmanından öğrenelim..

Safra kesesi polipleri, safra kesesinin iyi huylu tümörleridir.

Safra kesesinde polip görülme sıklığı nedir?
Yaşam süresince safra kesesi polibi görülme sıklığı % 1-4 arasında değişir. Çoğunlukla genel tarama amaçlı veya farklı bir yakınma nedeniyle yapılan karın ultrasonografisi ile safra kesesi polibi tanısı konulur.

Safra kesesinde poliplerinin hepsi aynı mıdır?
Hayır hepsi aynı değildir. Başlıca beş tip safra kesesi polibi vardır.

1. Kollesterol polipleri: Safra kesesi poliplerinin % 60’ını oluştururlar. Birden çok, saplı ve ortalama 2-10 mm arasında büyüklükte olurlar ve kollesterol birikimi sonunda oluşurlar. Safra yolu tıkanıklığı veya pankreatit hastalığına yol açabilirler.

2. Adenomyomlar: Safra kesesi poliplerinin % 25’ini oluştururlar ve ortalama 10-20 mm arasında büyüklükte olurlar.

3. İltihabi polipler: Safra kesesi poliplerinin % 10’unu oluştururlar ve ortalama 5-10 mm arasında büyüklükte olurlar.

4. Safra kesesi adenomları: Safra kesesi poliplerinin % 4’ünü oluştururlar.

5. Safra kesesi kanserleri: Safra kesesi poliplerinin % 1’ini oluştururlar.

Safra kesesinde poliplerinin ayırıcı tanısında hangi hastalıklar yer alır?
Safra kesesi polipleri ultrasonografide safra çamuru, safa kesesi taşı ve safra kesesi kanseri ile karışabilirler.

Safra kesesinde poliplerinden kanser gelişir mi?
Evet gelişebilir. Geniş serilerde, safra kesesinin incelenmesinde, safra kesesi kanseri sıklığı % 5-6 civarında bulunmuştur. Kanser gelişen adenomların 12 mm çaptan daha büyük olduğu bilinmektedir. Kanser olasılığı adenom çapı 20 mm’ye yaklaştıkça iyice artar.

Safra kesesinde poliplerinin büyümesini önlemek için gıdaların etkisi var mıdır?
Evet vardır. Safra kesesi poliplerinin yağlı gıdaların yoğun tüketimi ile birlikte kolaylıkla büyüdükleri bilinmektedir, bu nedenle safra kesesi polibi olan hastalara, yağdan fakir gıdalarla beslenme önerilir. Burada daha çok kızartmalardan kaçınmak, ağırlıklı olarak sebze ve baklagillerden zengin beslenme önerilir.

Safra kesesi poliplerinin tedavisi nasıldır?
Safra kesesi poliplerinde genel eğilim 10 mm çapın üzerinde olanlarda ve çok sayıda polip olması durumunda safra kesesinin laparoskopik yöntemle alınmasını önermek yönündedir. Böylelikle, safra kesesi kanseri gelişimi önleme amaçlanmaktadır. Hastada ameliyat olma yönünden ciddi riskler söz konusu ise, o takdirde 6 aylık aralıklarla ultrasonografi tetkiki yaparak polip çapındaki artış olup olmadığının gözlenmesi önerilmektedir.

Safra kesesi ameliyatı nasıl yapılır?
Günümüzde safra kesesi ameliyatları laparoskopik yöntemle (kansız ameliyat) gerçekleştirilmektedir. Teknik olarak safra kesesi standart olarak üç veya dört adet minik (5-10 mm arasında) delikten trokar veya port adı verilen minik bazı uzun aletler girilerek safra kesesi organı klipslenerek ve karaciğerden ayrılarak dışarıya alınır. Günümüzde artık gelişmiş aletler sayesinde, uygun vakalarda, göbekten girilen tek bir delikten (single port laparoscopy – SILS) dahi safra kesesi ameliyatlarını gerçekleştirebilmekteyiz.

Herkes kapalı safra kesesi ameliyatı olabilir mi?
Herkeste kapalı (laparoskopik) safra kesesi ameliyatı yapabilmek mümkün olmayabilir. Daha önce üst karın bölgesi ameliyatı geçirmiş olanlarda (örn. mide, karaciğer, vb.) karın içerisinde yapışıklıklar olabilir ve bu yöntemin uygulanmasını zorlaştırabilir. Karın içi basıncın artmasının (gazla şişirildiği için) zararlı olduğu durumlarda (bazı kalp hastalıkları) bu ameliyat yapılamayabilir. Bazen ameliyata kapalı yöntemle başlanılsa bile, % 1 ile 5 oranında ameliyat sırasında açık yönteme dönmek gerekebilir.

Safra kesesi polibi ameliyatlarında sadece polipmi alınır?
Safra kesesi polibi ameliyatında sadece polibi almak gibi bir teknik yoktur, safra kesesi organının tümünü almak gereklidir.

Laparoskopik safra kesesi ameliyatlarında hastanede yatış süresi ne kadardır?
Hastaların laparoskopik kolesistektomi veya safra kesesi ameliyatından 4-6 saat sonra yumuşak gıdalar ile beslenmesine izin verilir ve 24 saat içinde eve taburcu edilirler.

Laparoskopik safra kesesi ameliyatlarından sonra hastaların iş kaybı ne kadar olur?
Hastalar laparoskopik kolesistektomi veya safra kesesi ameliyatından yaklaşık 3 ile 4 gün içinde işlerine geri dönebilecek duruma gelirler.

Laparoskopik safra kesesi ameliyatlarından sonra diyet gerekir mi?
Evet, safra kesesi ameliyatından sonra bir ile iki ay kadar yağlı ve kızartmalı gıdalardan uzak durmakta yarar vardır.

Safra kesesinin alınması vücutta ne değişikliğe yol açar?
Safra kesesi ameliyatı ile safra kesesi alınan hastaların yaklaşık % 10-25’inde hazımsızlık ve şişkinlik gibi safra kesesi ameliyatı öncesindeki yakınmalar devam edebilir ve bu tabloya ‘postkolesistektomi sendromu’ adı verilmektedir. Postkolesistektomi sendromu’nun acil koşullarda yapılan safra kesesi ameliyatlarından sonra daha sık görüldüğü bilinmektedir. Safra kesesinin alınmasına bağlı olarak başlıca iki sorun görülür: 1.  Safranın, safra kesesinde depolanmadan direkt olarak ince bağırsağa akmasından dolayı, safra geri tepmesi (safra reflüsü) ile daha sık olarak mide iltihabı (alkalen reflü gastrit) veya yemek borusu iltihabı (alkalen reflü özofajit) görülmektedir. Bu durumda antiasit (asit giderici) ilaçlar ve proton pompa inhibitörü (PPI) grubu ilaçlar faydalıdır. 2. Safranın ince bağırsağa hızla geçnmesine bağlı olarak ishal ve alt karın bölgesinde ağrı görülebilir ve bu durumda kolestiramin tedavisi yararlıdır.
Kaynak7gunsaglik.com

Perthes Hastalığı Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?

Çocuklarda Perthes hastalığı nedir, hangi yaşlarda görülebilir, nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir?

Perthes hastalığı nedir?
Perthes hastalığı çocuk ortopedisinin önemli hastalıklarından birisidir. Perthes Hastalığı, femur başı dediğimiz uyluk en üst kısmındaki top şeklindeki kemik bölgesinin kan akımının geçici olarak duraksaması ile gelişir. Bunun sonucunda, Perthes hastalığı femur başı kemiğinde nekroz dediğimiz kemik ölümü ve akabinde yeniden nekrotik kemiğin uzaklaştırılıp yeni kemik oluşumu ile giden bir süreç içerisinde seyreder.
Perthes hastalığı erkeklerde 4 kat daha fazla görülüyor!
Perthes hastalığı kaç yaşlardaki çocuklarda görülür?
Perthes hastalığı sıklıkla 4 – 10 yaş arasındaki çocuklarda görülen bir hastalıktır. Perthes hastalığı erkek çocuklarda kızlardan 4 kat daha çok görülür. Perthes hastası çocuklar, genel yapı olarak çok hareketli yapıda olup ele avuca sığmaz dediğimiz yapıda çocuklardır.

Perthes hastalığının bulguları nelerdir?
Perthes hastaları, sıklıkla aksama, kalça ve/veya diz ağrısı şikayeti ile Çocuk Ortopedistine başvururlar. Hastaların bulguları zaman zaman şiddetlenir, zaman zaman hafifler. Perthes hastalarının muayenelerinde eklem hareketleri kısıtlı olup eklem hareketleri sırasında çocuk ağrıdan şikayet edebilir. İleri olgularda bacak çapında incelme ve kısalık görülebilir.

Perthes hastalığında tanı nasıl koyulur?
Perthes hastalığında, tanı anamnez, fizik muayene ve radyografi ile koyulur. Perthes hastalığı tanısında olguların büyük kısmında MR veya tomografiye ihtiyaç duyulmaz. Buna karşın, MR tetkiki, hastalığın erken devrelerinde tanı koyulmasını sağlayabilmektedir. Radyolojik bulguların normal olması ve aksamanın 1 hafta – 10 günlük süre içinde geçmemesi durumunda MR tetkikine ihtiyaç duyulabilmektedir.
Erken yaşta teşhis Perthes hastalığı tedavisinde çok önemli!
Perthes hastalığının tedavisinde ne yapılır?
Perthes hastalığında femur başının beslenmesinin bozulmasıyla femur başı kemiğinin bir kısmı ya da tamamında nekroz dediğimiz kemik ölümü görülür. Vücut tarafından, bu nekrotik kemik absorbe edilerek (ortadan kaldırılarak), yeni kemik yapımı sağlanır. Bu yeniden yapım sürecinde kemik daha yumuşak ve güçsüz olduğu için atlama, zıplama ve düşme gibi travmalarda baş kemiğinde kırık ve çökmeler görülebilir. Yeniden yapılanırken femur başı aldığı basıya göre şekil alır. Bu nedenle tedavide femur başını asetabulum dediğimiz kalça eklemini yuva kısmının içinde tutulması amaçlanır. Bu şekilde küresel yapıda gelişimi hedeflenir.

Perthes hastalığının tedavisinde ana amaç eklem hareket açıklığının korunmasıdır ki baş küresel yapıda gelişebilsin. Özellikle ağrılı dönemlerde istirahat ve antiemflamatuvar ilaçlarla tedavi önerilir. Perthes hastalığının süreci 2 – 2.5 yıl kadar sürmektedir. Bu süreçte çocuğun aşırı sportif aktivitelerde bulunması, yüksekten atlaması ve temas sporuna katılımına mümkün oldukça engel olunmalıdır. Bununla beraber çocuğun günlük aktivitelerinde kısıtlanmaya gidilmez.

Femur başı topunu yuvada tutmak için bacaklar açık posizyonda alçı uygulaması, bir takım ortezler kullanılması ve cerrahi uygulamalar Çocuk Ortopedistleri tarafından kullanılan yöntemlerdir. Hastalığın seyrinin uzun olması (2 – 2.5 yıl) çocukların alçı veya ortez tedavisine uyumunu güçleştirmektedir. Bu nedenle bir çok ortopedist gerekli olgularda cerrahi tedaviye yönelirler. Cerrahide ana amaç, femur başının küresel yapıda gelişimini sağlamak için asetabulum yuvasının içinde yerleşmesini sağlamaktır.
Perthes hastalığının seyri nasıl olmaktadır? Sekel kalmakta mıdır?
Perthes hastalığında klinik seyir hastanın yaşı ve tutulumun miktarına bağlıdır. Genel kural olarak 6 yaş altında Perthes hastalığının seyri oldukça iyidir. 8 yaş üstü hastalarda ise hastalığın seyri daha ağır geçmektedir. Hastaların önemli bir kısmı sekelsiz iyileşirken az bir kısım hastada ise kısalık, aksama ve femur başında şekil bozukluğu görülür.
Kaynak7gunsaglik.com

Çocuklarda Krup Hastalığı Nedir?

Bu mevsimde özellikle çocuklarda geçmeyen öksürük nöbetleri krup hastalığı belirtisi olabilir. Bu hastalık nedir, nedenleri ve tedavisi nasıldır?

Kış aylarında salgın halinde görülen öksürük nöbetleriyle seyreden krup sendromu ile başa çıkabilmek için bazı önlemler almak yeterli.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Tamtekin, krup sendromunun halk arasında “yalancı kuşpalazı” olarak adlandırıldığını söyledi.

Krup; virüs, bakteri veya alerjik sebeplerle ortaya çıkan, özellikle gırtlak ve ses tellerinin kızarıp şişmesiyle, nefes almayı güçleştirerek yoğun öksürüğe neden olan bir solunum yolları hastalığı. Hastalığın sonbahar sonu, kış ve bahar aylarında görüldüğünü belirten Dr. Tamtekin, “Bu dönemlerde salgın şeklinde görülmekte ve solunum sıkıntısı nedeniyle anne babaları korkutmaktadır. Genelde yaşları 6 ay ile 5 -6 yaş arasında değişen çocuklarda görülmektedir. Erkekler bu hastalıktan kızlara göre daha fazla etkilenir” dedi.
Haberin devamı ↓reklam

BU BELİRTİLERLE ORTAYA ÇIKIYOR
Krup hastalığında öksürük, tiz ve hırıltılı bir ses vardır ve çocukların durumu genellikle geceleri kötüleşir. Dr. Tamtekin’in verdiği bilgiye göre, hırıltılı soluma, hava yollarının daralması anlamına gelebilir. Krup kötüleşirken hırıltı azalabilir. Krup genellikle bulaşıcı bir enfeksiyona bağlıdır. Virüs genellikle hasta olan kişinin öksürmesi veya hapşırmasıyla havaya çıkan damlacıklarla, ya da direkt temasla bulaşır. Soğuk algınlığı yapan birçok virüs krupa neden olmaktadır.

ÇOCUK HASTA UYANABİLİR
Krup semptomları hafif, orta veya ağır semptomlar olabilir. Genellikle çocuk yatağa giderken herhangi bir sıkıntısı yoktur. Gece yarısı ani başlayan solunum sıkıntısı, havlar tarzda kaba bir öksürük ile uykudan uyanır. Ses tellerinde şişme meydana gelmiştir. Öncesinde burun akıntısı hafif ateş, boğaz ağrısı ve huzursuzluk olabilir. Soluk alma sırasında tipik bir ses duyulur, sesi boğuk, kabalaşmıştır. Enfeksiyon daha çok üst solunum yolu enfeksiyonu tarzında başlar, daha sonra nefes borusu ve bronşlara ilerleyebilir. Hafif vakalarda gündüz iyi olan çocukta, solunum sıkıntısı 5-6 gece boyunca görülebilir, sonra giderek azalır. Krup vakalarının %5-10’u hastanede yatarak tedaviye gereksinim duyar.

Krup tanısı genellikle hastalık öyküsü ve muayeneyle konulur. Kan testleri ve radyolojik tetkikler çoğu zaman gerekli değildir. Ancak bir çocuk sık sık krup geçiriyorsa, alerji veya reflüden kaynaklanan problemler yönünden araştırılması gerekebilir.

BU UYGULAMALAR ÇOCUĞU RAHATLATABİLİR
Aşı uygulamasının krupu önleyebildiğini vurgulayan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Tamtekin, krup viral bir enfeksiyon olduğu için etkene yönelik tedavinin olmadığını belirtti ve şunları aktardı: “Ancak bazı uygulamalarla hasta çocuk rahatlatılabilir. Bunlar arasında öncelikli olan nemli hava, buhar verilmesidir. Serin gecelerde pencere açılıp çocuğun dışarının havasını solumasını sağlamak da rahatlatıcı olacaktır. Ateş varsa, ateş düşürücüler verilir. Dik pozisyonda otururken daha rahat nefes alacaktır. Çocuk ağlayıp heyecanlanınca solunum sıkıntısı artacağı için, öncelikle aile sakin olmalı, çocuğun da sakinleşmesine yardımcı olunmalıdır. Bol sıvı verilmesi uygun olacaktır. Bu önlemlere rağmen rahatlamayan çocuklarda havayolundaki ödemi çözecek ilaçlar kullanılabilir. Bu durumda mutlaka hastaneye başvurmak gerekir.”
Kaynak7gunsaglik.com

Kalıcı Mutluluk ve Ruh Halimiz

Son birkaç yılın tartışmalarından biri olan uzun vadede kalıcı mutluluğun sırlarını henüz kimse bilmiyor.

Mutluluk düzeylerini biz değiştiririz iyi ve kötüyü biz ayırır ve onu hissederiz. Hedonik adaptasyon denilen bir kavram etrafında dönüyoruz. İyi ya da kötü bir şey olduğunda buna alışmak zaman alıyor. Dünyanın sonu gibi düşünüyoruz. Aşk, yeni bir eve taşınma ve olumlu olaylar için hedonik adaptasyon geçerlidir. Yani güzel şeyleri alırız ve benimseriz.

Ev seçerken manzarası, donanımından önde gelebilir. Gerçekleri çoğu zaman görmek istemeyiz ve güzel şeyleri algılarız. Çünkü kalıcı mutluluk isteriz. Stresli durumlar vücut dengesini koruyamaz. Örneğin hasta olmayı istemeyiz ve olduğumuzda hemen iyileşmenin yollarına bakarız. Çoğu koşulu pozitife çevirmek isteriz.

Heyecanları bazen nötrlemek stres seviyesini dengelemek adına yararlıdır. Uzun süreli mutluluğu artırmak kalıcı hale getirmek mümkün mü? Birkaç önemli alışkanlık ile bu olası olabilir. Sakinlik ve memnuniyet hedeflenmeli.

Olumlu bir olay yaşandığında tepkilerinizi sevinç ve coşkunuzu daha sakin yaşayın. Çikolatalı pasta yerken duyduğunuz mutluluğu çok aşırıya kaçırmayın ki devamı da gelebilsin, sakin kalın normal sevinçler yaşayın. Maddiyata değil insanlara ve deneyimlerinize odaklanın. Neler katabildiğinize manevi artılarınıza odaklanın ve mutlu olun.
Kaynak7gunsaglik.com

Hava Değişiminde Sağlığa Dikkat

Havaların ani değiştiği şu günlerde gribal enfeksiyonlardan korunmak için bazı tedbirler almak gerek..

Hava sıcaklıklarındaki ani düşüşün enfeksiyon riskini artıracağı belirtildi.

Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Türk, yaptığı açıklamada, bir süredir yaşanan ”pastırma yazı” sıcaklarının, yerini yarından itibaren soğuk havaya bırakacağını söyledi.

Vücut fizyolojisinin bu tür ani sıcaklık değişimlerini tolere etmekte zorlandığını anlatan Türk, şunları kaydetti:

”Pastırma yazı olarak tabir edilen günlerin ardından sıcaklığın yaklaşık 10 derece düşecek olması, vücudu enfeksiyonlara karşı daha zayıf hale getirecek. Bu tür hava değişiklikleri en çok akciğer ve boğaz enfeksiyonlarına yol açar.

Özellikle şeker, böbrek, kronik akciğer hastaları ile yaşlılar ve çocuklar çok dikkatli olmalıdır. Öncelikle, soğuklara ince, yazlık kıyafetlerle yakalanmamak gerekir.

İLK ÖNLEM
İlk önlem olarak bizi soğuktan koruyacak kıyafetler giymeliyiz. Ayrıca beslenme de büyük önem taşıyor. Turunçgiller ve kışlık yeşil sebzeleri bolca tüketmek, vücudu soğuğa karşı doğal bir kalkan gibi koruyacaktır.”

GÜNDE BİR BARDAK SÜT
Ani sıcaklık değişimlerinde hastalanacak riskli gruplar içinde çocukların da yer aldığını ifade eden Türk, şöyle devam etti:

”Çocukların vücut direncini artırmak için sabah mutlaka sıkı kahvaltı yaptırılmalıdır. Çocuklarımızın vücut direncini artırmak için en pratik çözüm; günde bir bardak süt içmelerini sağlamak. Sütün içindeki D vitamini, savunma sistemini müthiş şekilde destekliyor. Ayrıca süt, hem zeka hem fiziki olarak çocuklarımızın sağlıklı gelişimine katkıda bulunan en önemli besin. Bu nedenle okullarda başlatılan ücretsiz süt dağıtımı konusu üzerinde daha fazla durmak gerekiyor. Süte harcayacağımız 1 liranın, ülkemize bin lira olarak geri döneceğini hiçbir zaman unutmamalıyız.”
Kaynak7gunsaglik.com

Yumurtalık Kanseri Kadınların Yaşamını Nasıl

İkiz iki organ olan rahim içinde yer alan yumurtalıklarda östrojen ve progesteron hormonları salgılanır.

Kanserli hücreler burada kolayca gelişebilir. Erken teşhiste hayatın kurtulma olasılığı çok daha yüksek ayrıca tedaviye daha net cevap alınabilir. Yumurtalık kanseri belirtileri arasında; karında şişlik ve basınç, karın ve pelvik ağrısı, yemek yerken doygunluk hissi, daha sık idrara çıkma vardır. Bu belirtiler illa ki kanser belirtisi değildir tabii.

Belirtiler birkaç haftadan uzun sürerse doktora gidilmelidir. Yumurtalık kanserinin 4 aşaması vardır. Evre 1’de bir veya iki yumurtalık hücre istilasına uğrar. Evre 2’de rahim ve yakındaki organlara yayılabilir. Evre 3’de lenf düğümleri ve karın zarına yayılmıştır. Son evrede ise ciğerler gibi uzak organlara yayılmıştır ve en tehlikeli evredir.

Epitel yumurtalık kanserleri en sık görülen türüdür. Yüzeydeki hücrelere yerleşen habis (kötü huylu) tümörlerdir. Aşamasına bağlı olarak hayatta kalabilme durumunuz belirlenir. Bugün, çok daha gelişmiş tıp ve tedavi seçenekleri ve daha bilinçli hastalarla iyileşme oranları da artmıştır. İlk evrelerde cerrahi, kemoterapi ve diğer tedavilerin etkisi daha büyüktür. Erken teşhis hayat kurtarır.
Kaynak7gunsaglik.com

Gebeliğin İlk Dönemlerindeki İnme Riski

Kadınların gebelik dönemleri çok riskli bir süreçtir. Hem kendilerinin hem bebeklerinin sağlığı ve hayatından sorumludurlar.

İlk 3 aylık dönemde inme ve felç riski yüksektir. Peki anne adayları gebeliğin ilk 3 ayında inme riskinden nasıl korunacaklar?

Gebelikte görülen inme sonrası yaşananölümlerin oranı yüksek. Yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol, diyabet, sigara, obezite, alkol kullanımı ve egzersiz eksikliği gibi nedenleri vardır.

Kadın ve erkek de inmeyi bu nedenlerle yaşarlar. Kadınlarda ek olarak hormonal değişimler özellikle gebelikte hassas bir şekilde etkiler.

Yüksek kan basıncı, diyabet, depresyon, migren, duygusal stres ve atriyal fibrilasyon kadınlarda daha sık görülen rahatsızlıklardır. Gebelikte bu sorunlardan bir veya birkaçı yaşanırsa maalesef anne ve veya bebeğin hayatı yitirilebilir.

İlk 3 ay çok risklidir çünkü inme ve felç riskleri fazladır. Kalp sorunları da cabasıdır. Erken doğum, düşük, ölü doğum, doğum sonrası inme gibi riskler de mevcuttur. Doğum kontrol hapı almadan önce ya da bırakmadan doktora danışın.

Migreni tedavi edin ve sigarayı bırakın, kalsiyum takviyesi hakkında ve kolesterol/tansiyon ilaçlarınız hakkında uzmana danışın. Sağlıklı bir anne adayı sağlıklı bir gebelik geçirir sağlığınıza gebelikte önce de sonra da dikkat edin.
Kaynak7gunsaglik.com

Zeytinyağı Kabızlığa İyi Geliyor ve Önlüyor

Kabızlık çekenlere zeytinyağı öneriliyor. Peki zeytinyağı başka nelere iyi geliyor? Anne sütüne nasıl etki eder, cinselliği nasıl yönlendirir?

* İki aydır kabızlık çekiyorum? Nasıl beslenmeliyim?
Önce iç hastalıkları uzmanına muayene ol. Yine de ilaç dışı uygulamalar çok önemli. Pilavın bulgur olsun. Sofrada mutlaka salata, içinde zeytinyağı olsun. Yoğurda keten tohumu, fasulye, nohut taneleri ekleyin. Ara öğünlerde kayısı, incir veya siyah kuru erik yiyin ya da badem, ceviz tercih edin. Meyve parçaları yiyin. Günde ortalama 10 bardak su için.

* Bebeğimi emziriyorum. Ama işe başlayacağım. Sütümü sağıp vermem gerekiyor. Nelere dikkat etmeliyim?
Önce ellerin dâhil her şeyi temizle. Etiket al. Sağdığın sütün saklama kabına mutlaka tarih etiketi yapıştır. Sağdığın sütü oda sıcaklığında 4 saat, buzdolabında 5-7 gün, buzlukta 2 ay, derin dondurucuda 6 aya kadar saklayabilirsin. Isıtmak için mikrodalga kullanma. Ilık suya daldırarak ısıt. Isıttıktan sonra hafifçe çalkalayarak karıştır. Öğünden sonra artan sütleri at.

* 20 yaşında üniversite öğrencisiyim. Bir sevgilim var. Sevdiğim kızın elini ilk kez tuttuğumda önce heyecanlandım sonra boşaldım. Çok utanıyorum. Bir hastalığım olabilir mi acaba?
Hasta mısın bilmiyorum. Ama hassassın. Kaygı, korku, utanma, mahcubiyet bir arada bu gibi durumlara neden olabilir. Karşı cinse karşı duygusal olumlu hisler beslemek kadar cinsel olarak o cinsten etkilenmek de doğal. Ancak her halin normali, azı, çoğu olduğu gibi bu halinde hastalık derecesinde farklı olup olmadığı muayenesiz anlaşılmaz. En azından üroloji ile görüş.

* Açlığa dayanamıyorum. Aç kaldığımda sürekli elim ayağım titriyor. Doktora gittim. Şeker yükleme testi istedi. Şeker hastası mı oldum?
Hayır. Şeker hastası olma diye tedbir almak için doktorun bu testi istemiş. Çeşitli şekillerde yapılan bu testler kan şekerinin ayarlanmasında ki farklı bozuklukları da gösterir. Örneğin gizli şeker yükselmesi öncesindeki yemek yeme özellikle şekerli yemek yeme sonrasında ortaya çıkan açlık hali, kan şekerinin düşmesi hali, kan şekerinin yükselmemesi hali gibi durumları da gösterebilir. Yani şeker hastalığına doğru gidip gitmediğini öğrendiğimiz bir test bu. Yaptır.
Kaynak7gunsaglik.com

Hayat Kürleri, Hamile Kalmayı Kolaylaştıran Meyve Kürü Video

SağlıkI Yaşam Haberleri
Hayat Kürleri, Hamile Kalmayı Kolaylaştıran Meyve Kürü Video

Kavunun Sağlığa Olan Faydaları Nelerdir?

Taze yaz meyvelerinin serinletici ve en sevilenlerinden biri kavundur. Yüksek su içeriği ile dehidrasyonu susuz kalmayı önler.

Vücut ısısını özellikle yazın dengeler. Bir kavunda kalori, yağ, karbonhidrat, şeker, su, lif, protein, A vitamini, C vitamini, kalsiyum, demir, K vitamini, niasin, B6 vitamini, folat, magnezyum, potasyum ihtiyaçlarımızı karşılar. Kansere ve soğuk algınlığına karşı korur. Bol miktarda kolin, zeaksantin ve beta-karoten ve antioksidan içerir.

Saç ve cilde iyi gelir, enerji verir, metabolizmayı düzenler, obezite, ölüm, diyabet, kalp hastalığı riskini azaltır. Göz sağlığını korur. Astıma karşı korur göz sorunlarını özellikle ileri yaşlarda önler. Kas ve kemikleri korur kaybını önler. Böbrek taşı ve inmeye karşı engeldir. Prostat ve kolon kanser türlerinden korur. Sindirime iyi gelir kabızlığı önler. Nemlendirir, iltihabı önler, cilt ve saç dokularını destekler ve parlaklık verir.dKaynak7gunsaglik.com

Kadın Sağlığı İçin Yararlı İçecekler

Soya sütü, meme kanseri riskini azaltır, hayatta kalma şansını yükseltir ve meme kanseriyle savaşır.

Çay, vücut için yararlı ve gerekli vitamin ve mineralleri içerir. Zevkli içimi olan bir fincan çayda antioksidanlar bulunur. Kalp hastalığı ve felç riskini oldukça azaltır.

Lahanagiller suyu, karalahana, ıspanak, hardaldan oluşabilir. Kanser hücrelerinin oluşumunu önler.
Keten tohumu suyu veya çayı, kalp damar sağlığını geliştirir kalp hastalıkları kriz felç ölüm riskini önler. İnce öğütülmüş olarak deneyin.

Badem sütü, iyi yağları içerir ve bizi besler. Kalp için birebirdir kandaki kolesterolü dengeler.
Bir kadeh kırmızı şarap kalp için iyidir. Antioksidan deposudur ancak çok az tüketilmelidir.
Taze domates suyu, likopen içerir kanserin gelişimini önler.

Muzlu içecekler, aynı zamanda tüm sebze meyve suları faydalıdır. Antioksidan ve besin değerleri kuvvetlidir. Kemik yoğunluğunu korur osteoporozu önler.
Kaynak7gunsaglik.com

Aç Karna Diyet Yapmanın Sakıncaları

Diyet ve zayıflamak demek oruç demek değildir. Aç karnına boş mide ile yapılan diyetten hayır gelmez.

Her kişinin bünyesi, vücut koşulları, dayanıklılığı, eşikleri farklıdır. Açlık diyet demek değildir aksine birden yükleneceğiniz için kilo aldırır. Gün boyu aç kalmadan belli aralıklarla öğün atlamadan yiyin. Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleriniz ve aralarda 2-3 öğününüz olsun.

Metabolizma hızlanırsa diyetiniz bir işe yarar ve sporla da kalori yakabilirsiniz. Bu da beslenmekle sağlanır. Spor için ne yakacaksınız, elbette yediklerinizi yani enerjinizi. Hormonal sıkıntılar yaşamamak kastan yakmamak için düzenli beslenin. Açlık ve tokluk üzerine 2 önemli nüans vardır.

Geliştirilmiş insülin duyarlılığı. Besinlerin iyi emilmesi, insülin şeker ve kan değerlerinin normale dönmesi ve hormonların dengelenmesi için dengeli yemeliyiz.

Kas ve yağ dengesini iyi dengelemeliyiz. Büyüme hormonu için beslenmeliyiz ki yeni hücreler sürekli olarak üretilsin. Yağ yakımı, fiziksel işlevlerimiz, kemik kalitesi ve uzun ömür için gereklidir.
Kaynak7gunsaglik.com

Uyuşturucu İle Bu Hale Geldiler

ABD’de uyuşturucu kullanan kişiler önceki ve sonraki halleriyle fotoğraflarda.. İşte uyuşturucunun sonuçları..

ABD'de uyuşturucudan yakalanan kişilerin önceki fotoğraflarıyla uyuşturucu kullandıktan sonraki fotoğrafları karşılaştırılınca ortaya ilginç bir tablo çıktı.

Karşılaştırma sonrası uyuşturucu kullanan insanlarda dişlerinin döküldüğü, deride çizgiler oluştuğu, çenenin inceldiği görüldü. Saçmaların matlaştığı da gözlerden kaçmadı.

Yüzler ve Metaffetamin projesinin mimarı Bret King, "Ülke çapında uyuşturucu kullanan insanları inceledim. İncelemem sonrasında ağır uyuşturucu kullanan insanların yüzlerindeki değişimi gözlemledim" dedi.Kaynak7gunsaglik.com

Refleksoloji Tedavisi Engellilere Umut Oldu

Refleksoloji terapisi engellileri iyileştirme amaçlı olarak kullanılıyor şu sıralar. Dikkat eksikliği, fıtık, depresyon gibi pek çok alanda kullanılıyor.

En eski tedavi yöntemlerinden biri olan refleksoloji, engellilerin tedavisinde yeni umut olarak gösteriliyor.

Uzman refleksologlar tarafından uygulanan destekleyici ve tamamlayıcı tedavi yöntemi refleksolojiden başta engelliler olmak üzere sağlıklı kişiler de faydalanabiliyor.

Refleksoloji spastik özürlü, otizm, dikkat eksikliği, motor gerilik, sınav stresi, kabızlık, konuşma bozukluğu, bel boyun fıtığı, alt ıslatma, panik atak, depresyon, sinir-stres-kaygı-bunaltı, migren, uykusuzluk, astım, hazımsızlık gibi birçok rahatsızlığa iyi geldiği belirtiliyor.

Söz konusu yöntemle ilgili bilgi veren Uzman Refleksolog Serpil Bihir, binlerce yıllık geçmişi olan refleksolojinin insanlığın ortak mirası olduğunu belirtti.

Bihir, "Refleksoloji günümüze kadar gelen en etkili tamamlayıcı tedavi yöntemlerinden biridir. Refleksoloji beyindeki sinirlerin vücutta son bulan noktaları olan el ve ayaklara uygulanmaktadır. Bu noktalar vücudumuzun iç organları ve iskelet sistemine denk gelen noktaların olduğu bir el ve ayak haritasını oluşturur. Burada bulunan sinir uçlarına bası müdahalesi yapılarak beyindeki hasar görmüş olan sinirlerin uyarılması sağlanıyor. Uyarmanın ortaya çıkardığı elektrokimyasal mesajlar ve nöronların yardımı ile ilgili organı uyararak iyileşme gerçekleşiyor." dedi.

Refleksoloji tedavi yönteminin CP (serebral palsy) rahatsızlığında erken aylardan itibaren uygulanması ile başarılı sonuçlar alındığını belirten Bihir, "Hastalık, kaza, stres gibi etkenlerle vücudun yaşamsal enerji yolları bloke olduğu için, vücut fonksiyonlarının engellendiği felsefesine dayanır. Refleksoloji vücuttaki doğal enerji akımını restore ederek iyileşmeyi hızlandıran bir yöntemdir. Refleksolog parmakları ve ellerini kullanarak ayak tabanındaki çeşitli noktalara basınç uygular. Bu, basınç merkezi sinir sistemini uyararak blokları açmak, normal enerji akımını tüm vücuda yaymak ve gerginlikleri gidermek yolu ile vücudun kendisini iyileştirmesini hızlandırır." diye konuştu.

Refleksolojinin kişiyi bir bütün olarak tedavi ettiğini aktaran Bihir, şunları ifade etti:

"Refleksoloji sadece belli bir belirtiyi tedavi etmez. Bu nedenle pek çok sorunda uygulanabilir. Bunlar arasında kronik ve akut ağrılar, spor yaralanmaları, uyku bozuklukları, strese bağlı olarak ortaya çıkan bozukluklar ve otizm sayılabilir. Refleksolojinin uygulanmasından sonra yapılan tıbbi test ve gözlemler sonucunda depresyon ve anksiyetenin azaldığı, hemoglobin seviyesinin yükseldiği, kan basıncının normalleştiği gibi olumlu etkileri ortaya koymuştur."

Otizmin de refleksolojinin uygulandığı alanlardan biri olduğunu aktaran Bihir, "Otistik özellikleri olan çocuklarda sindirim sistemi, dalak, omurilik ve beyin alanları üzerinde çalışılması önerilir. Duygusal ve davranışsal problemlerin yanı sıra otistik özellikleri olan çocuklarda görülebilen bazı bağırsak problemleri; mide bağırsak duvarının incelmesine ve yabancı maddelerin bağırsak içine girmesine sebep olur. Literatüre göre, bu toksin maddeler, mide bağırsak yolu ile kan dolaşımı dahil beyin fonksiyonunu etkiler. Bağırsak fonksiyonlarının artırılması ile vücudun toksinlerden arındırılması, karaciğer ve bağışıklık sisteminin fonksiyonlarının artırılması ile beynin fonksiyonunun iyileştirilmesi, vücudun ruhun ve zihnin uyumunu sağlar" diye konuştu.Kaynak7gunsaglik.com

Doğurganlığı Kolaylaştıran Alışkanlıklarla Kısırlığa Son

Çocuk sahibi olmayı istemek ve başaramamak yıkıcı olabilir. Bu alışkanlıkları edinerek doğurganlık şansınızı artırın..

Hamile kalmak için en uygun dönem hangisi, korunmayı bıraktıktan ne kadar süre sonra hamile kalınabilir ve daha kolay hamile kalmak için neler yapılabilir? Bu soruların cevaplarını Jinekolog Operatör Dr. Turgay Karakaya verdi.

Gebe kalınıp kalınamayacağı şüphesiz ki önceden bilinemez. Elbette yapılan incelemelerde rahmi, yumurtalıkları ya da testisleri olmayan çiftlerde doğal olarak gebelik olmayacağı bellidir. Ancak anatomik olarak hiçbir problem olmasa bile korunmasız geçen bir yılın sonunda çiftlerin %15’inde açıklanamayan bir şekilde infertilite (kısırlık) problemi tespit edilir.

Korunmayı bırakın: Uygulanan yönteme bağlı olarak üreme yeteneğinin geri dönmesi 0–3 ay kadar sürebilir. Örneğin uzun etkili korunma iğneleri kullananlarda 3–4 ay kadar bir süre gebelik oluşmayabilir. Spiralin çıkarılması, doğum kontrol hapının bırakılmasını takiben ise ertesi ay gebelik oluşabilir.

Düzenli bir cinsel yaşam: Haftada en az 2–3 kez cinsel ilişki olmalıdır. Bu şekildeki çiftlerin %70′i 6 ay içinde gebelik elde eder. Hiçbir doğurganlık problemine sahip olmayan ve korunmayan bir çiftin ortalama hamile kalma şansı, her adet döneminde %25 civarındadır.

Kayganlaştırıcı ve buna benzer kremleri kullanmayın: Kayganlaştırıcı olarak tükürük veya diğer krem vs. gibi maddelerin kullanılması spermlere zarar vererek hamileliği zorlaştırabilir.

Cinsel ilişki sonrası kadının bir süre sırt üstü yatması hamilelik ihtimalini artırabilir: Yer çekiminin etkisiyle ayakta veya oturur pozisyonda kurulan ilişkide ya da ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıldığında spermlerin rahim ağzındaki açıklıktan geçmeleri zorlaşır. İlişki sonrası kadının bir süre sırt üstü yatması hamilelik ihtimalini artırabilir.

Yüksek ısıdan uzak durun: Hamilelik ve öncesindeki dönemde çiftlerin yüksek ısıya maruz kalmaktan kaçınmaları gerekir. Saunadan ve çok sıcak suyla banyo yapmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca bilgisayar ve televizyon ekranlarından yayılan elektromanyetik alanın da hamilelere zararlı olabileceği düşünülmektedir. Bu zararlı etkiden korunmak için bilgisayar ekranından en az 80 cm. uzakta oturulması önerilir. Özellikle monitörlerin arka bölgelerinden uzakta oturmak gerekir.

Gebe kalmak için en uygun dönem 28 günde bir adet gören kadında kanamanın başlangıcından itibaren 12-15. günlerdir. Çünkü bu dönemlerde sağlıklı bir kadının yumurtlaması olacaktır. Çiftlerin %15'inde 1 yılın sonunda gebelik olmaz. Bu çiftlerin infertilite araştırılması açısından hekime müracaatı gerekir.

HAMİLE KALMAYI KOLAYLAŞTIRAN SEKS POZİSYONLARI İÇİN TIKLAYIN!

Taze sebze ve meyveler doğurganlığı artırıyor

Günümüzde kadınların doğurganlık oranlarının çevresel koşullar, genetik yapı, hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve beslenme şeklinden etkilendiğini söyleyen Diyetisyen Gülhan Koca, doğurganlığı etkileyen başlıca besinleri sıraladı.

Tahıllar: Glisemik indeksi yüksek (kan şekerini hızlı yükselten ) basit karbonhidratlı besinlerden (beyaz pirinç, beyaz ekmek, patates vs.) kaçınılmalıdır. Karbonhidrat kaynağı olarak yumurtanın verimliliğini arttıracak olan tam tahıllı yiyecekler, kuru baklagiller gibi glisemik indeksi düşük kompleks karbonhidratlı besinler tüketilmelidir.

Taze sebze ve meyve: Taze sebze ve meyvelerin antioksidan içeriği oldukça yüksektir. Bu nedenle de doğurganlığı artırıcı özellikleri vardır.

Folik asit: B grubu vitaminlerindendir. Bebekte anomali riskini azaltmaktadır. Besinlerden et, yumurta, yeşil yapraklı sebzelerde, kuru baklagillerde, tahıllarda bulunmaktadır. Ayrıca takviye olarak alınması da gerekmektedir.

Çinko: Yapılan araştırmalarda günde en az 15 mg çinko alımı, erkeklerde sperm ve testosteronu, kadınlarda ise ovulasyonu ve doğurganlığı artırabildiği görülmüştür. En iyi kaynakları, deniz ürünleri (istiridye, karides, yengeç gibi) et, süt, yumurtadır ve kuru baklagillerdir.

Demir: Demir içeriği yüksek olan besinler doğurganlığı arttırmaktadır. Bazı çalışmalar düşük demir rezervlerine sahip kadınların gebe kalma olasılığı daha düşük olduğunu göstermektedir. Et, deniz ürünleri, yumurta, incir, üzüm ve koyu yeşil yapraklı sebzeler demir açısından zengindir.

Omega 3: Omega 3 yağ asitleri üreme organlarındaki kan akışını artırarak üreme hormonlarını düzenler ve stresi en aza indirerek doğurganlığı artırabilmektedir. Deniz ürünlerinden somon, sardalye ve ringa balığı gibi yağlı balıklarda bulunmaktadır. Haftada 2- 3 defa tüketilmesi önerilmektedir. Omega 3 yağ asitleri aynı zamanda keten tohumu, ceviz ve omega 3 ile zenginleştirilmiş yumurtalarda bulunmaktadır. Yetersizliğinde doktor tavsiyesiyle besin takviyesi olarak da alınabilir.

Avakado: B6 vitamininden zengindir. Dolayısıyla serotonin salgılanmasını uyarır. Ayrıca E vitamininden zengindir. Erkeklerde testesteron salınımını artırır.
Kaynak7gunsaglik.com

Her Mutfağın İhtiyacı Olan Sağlıklı Besinler

İyi ve sağlıklı beslenmemiz gerek ve bunun için başarılı bir stoklama yapmalıyız. Kendinizi ayarlayın ve öğrenmeye hazırlanın.

Her evin mutfağında olması gereken sağlık ve şifa dolu 5 besini öğrenelim.

Elma Sirkesi. Elma sirkesinin yararları saymakla bitmez. Kilo verdirir, sirke sindirime çok iyi gelir. Tıkanıklık hissi ve hazımsızlığa bire birdir.

Detoks etkisi yaratarak hem enerji verir hem mideyi dinlendirir toksinleri atar ve kalori yakımını sağlar. Ballı elma sirkesi burun tıkanıklığını açar. Kırmızı biber, çay ve benzeri tatlarla birleştirilebilir. Salata ve soslarda harikadır.

Ispanak. Makarna, börek, çorba, salata gibi pek çok yemeğin içine girebilir bu harika demir kaynağı sebze. Bu faydalı gıdayı çoğu yemekte kullanın. Demir, magnezyum, A vitamini, K vitamini içerir.

Keten Tohumu. Güç ve enerji verir, kalori yaktırır. Kahvaltıda yulaf ezmenize birkaç adet ekleyin. Çorba ve çay gibi sıcak sıvılarla çok iyi gider. Lif ve protein deposudur. Tokluk hissi verir.

Meyve. En kolay ağıza atılan aperatif ara öğünlerdir. Elma, armut, muz, nar, kivi, portakal, mandalina ve daha fazlası. Mevsiminde bulunan meyvelerden yararlanın. Tüm vitaminleri onlarda bulabilirsiniz.
Yoğurt. Yine her yemekte ve yardımcı gıdalarda kullanılabilir. Kalori keser, kalsiyum içerir. Laktoz hassasiyeti olanlar hariç herkes tüketmelidir. Haber Kaynagı.7gunsaglik.com,

Çocuklarda Solunum Yolu Enfeksiyonu Tedavisinde Dinlenme Ve Beslenme Önemli

Üst solunum yolu enfeksiyonları çocuklarda tehlikeli olabilir. İlaç yerine iyi beslenme ve bolca dinlenme daha etkilidir..

Liv Hospital Çocuk Hastalıkları Bölüm
Başkanı Prof. Dr. İpek Akman, üst solunum yolları enfeksiyonlarından çocukların

daha çok etkilendiğini belirterek, ”Çoğunlukla viral hastalıklardır ve
antibiyotik tedavisine gerek duyulmaz. Bu gibi durumlarda hasta dinlenmeli ve
beslenmesine dikkat etmelidir” dedi.

Prof. Dr. Akman, solunum yolu enfeksiyonlarında vücut direncinin yüksek
tutulması gerektiğini ifade etti.

Vücut direnci düştüğünde enfeksiyonun ilerleyebildiğini anlatan Akman,
enfeksiyonu olan çocuğun uzman bir doktor tarafından değerlendirilmesi ve
tedavisinin planlanması gerektiğini vurguladı.

Akman, üst solunum yolları enfeksiyonlarının nezle, boğaz ve kulak ağrısı
ile ateş gibi bulguları olabildiğini aktararak, ”Üst solunum yolları
enfeksiyonlarından çocuklar daha çok etkileniyor. Çoğunlukla viral hastalıklardır
ve antibiyotik tedavisine gerek duyulmaz. Bu gibi durumlarda hasta dinlenmeli ve
beslenmesine dikkat etmelidir” ifadelerini kullandı.

Vücudumuzun hastalıklara karşı bir savunma mekanizması olduğunu belirten
Akman, şöyle devam etti: ”5 yaşından küçük çocukların bağışıklık sistemi henüz gelişimini
tamamlamamıştır. Enfeksiyonlar erişkine göre daha sık ve daha ağırdır. Bazı
çocuklarda genetik bir sorun sonucu çocuğun bağışıklık sisteminde kalıcı bir
eksiklik bulunabilir. Bu çocuklar çok sık hastalanırlar, hastaneye yatmaları
gerekebilir. Bu durumun bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir.”

Akman, beslenme bozukluklarının bağışıklık sistemini zayıflatıp sık
enfeksiyonlara yol açabildiğine işaret ederek, ”Özellikle 1 yaşına kadar anne
sütüyle beslenmiş bebekler sütteki koruyucu hücreler ve antikorlar sayesinde daha
az enfeksiyon geçirirler. Daha ileriki yaşlarda tüm besin gruplarını dengeli
oranlarda içeren, yaşa uygun beslenme programı bünyeyi güçlü tutar. Sağlıklı
beslenen kişinin sürekli vitamin alması gerekli değildir. Bilimsel açıdan
vitaminlerin solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyucu bir özelliği olduğu
gösterilmemiştir ancak vücutta birtakım vitaminlerin eksik olduğu saptanırsa
vitamin kullanılabilir. Vitaminleri doğal gıdalardan almak daha yararlıdır.
Örneğin turunçgillerin bol tüketimi önerilir. Zayıflık gibi aşırı kilo da pek çok
soruna yol açar. Obez çocuklarda da enfeksiyonlara yatkınlık artmıştır. Bu
çocuklarda üst solunum yollarında yağ birikimi sonucu daralma olabilir, sık
enfeksiyon görülebilir” değerlendirmesinde bulundu.

-”El yıkama birincil koruma yöntemi”-
Prof. Dr. Akman, kalabalık ortamların çocukların birbirlerine enfeksiyon
bulaştırma ihtimalini arttırdığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

”Kreşe yeni başlayan çocuk o sene farklı mikroplarla tanışarak sık
enfeksiyon geçirebilir. Solunum yolu enfeksiyonuna neden olan mikroplar, hasta
kişilerin bulunduğu ortamda solunan havadan nefes yoluyla veya öpüşürken, el
sıkışırken ortaya çıkan damlacık enfeksiyonu yoluyla alınır. Bu nedenle el
yıkamasına dikkat etmek, solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada birincil
koruma yöntemi olarak da kabul edilir. Alerjisi olan çocuklarda burun tıkanıklığı
sıktır, sinüzite yatkınlık vardır. Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda hem alt
hem üst solunum yolu enfeksiyonları daha sıktır.”


Akman, çocuğun tüm aşılarının düzenli olarak yaptırılması ve kaydının
tutulması gerektiğini vurguladı.Kaynak7gunsaglik.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...